Ekrem Dumanlı, Başbakan’ı tehdit mi etti?

Medya
Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın Başbakan Erdoğan’a hitaben yayınladığı açık mektup hararetli bir medya polemiğinin konusu oldu.  DUMANLI TEHTİD ETTİ, HER ŞEY...
EMOJİLE

Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın Başbakan Erdoğan’a hitaben yayınladığı açık mektup hararetli bir medya polemiğinin konusu oldu. 

DUMANLI TEHTİD ETTİ, HER ŞEYİ TEK TEK YAZACAĞIM!

Sabah yazarı Sevilay Yükselir, Dumanlı’nın mektubunu “tehtid” olarak yorumladığı yazısında cemaat için “3 yıldır hep karşısında oldular Başbakan’ın. Hem de muhalefetin olmadığı kadar!” dedi. Cemaat ile ilgili iddialı bir vaatte bulunan Sabah yazarı “Neler olduğunu yazacağım. Madem pandoranın kutusu açıldı her şeyi tek tek anlatacağım. Ama az bekleyin!” dedi.

İşte Yükselir’in yazısındaki ilgili bölüm:

Bir anlamda tehdit ediyor ve diyor ki yani; “Sen dershanelerimizi kapatmaya kalkarsan, biz de sana sonsuza değin sürecek bir karşı duruş sergileyeceğiz.”

Başbakan ne der, ne düşünür bilemem, Dumanlı’nın bu adeta duygu fışkırması yaşadığı yazısıyla ilgili ama ben azıcık üslubunu da, tarzını da bildiğimden yazdıklarının tek satırının bile samimi olmadığını söylemek istiyorum. Kusura bakmasın Sayın Dumanlı ama yazısından sahtelik akıyor. Sırf cemaat tabanını Başbakan’a karşı soğutmak gayesiyle kaleme alınmış yazısında yazdıklarının hiçbiri doğru değil.

Bir kere şu dershaneler tartışması başlayana kadar, yani Başbakan Erdoğan’ın “Kapatacağız” dediği zamana kadar onun her anında yanında oldukları iddiası külliyen yalan!

Aksine 3 yıldır hep karşısında oldular Başbakan’ın. Hem de muhalefetin olmadığı kadar!

Ne mi yaptılar? Yazmakla bitmez, anlatmakla tükenmez ama çok kötü şeyler yaptılar. En basitinden Başbakan geçirdiği çok ciddi bir ameliyat sonrası evinde dinlenirken kendisinin; “Sır küpüm! Sağ kolum!” dediği MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kellesini almaya kalkan İstanbul Cumhuriyet Savcısı’na, yaptıkları haberlerle, hâkimiyeti ellerinde olan kalemlerle kol kanat gerdiler.

Başbakan’ı ve bürokratlarını değil, gönül bağı olduğu bilinen savcılarının doğru bir iş, isabetli bir hamle yaptığını anlatmak için binbir tezvirat uydurdular. Çözümü baltalamak için, kim onlar bilmiyorum ama birilerinin gözüne hoş görünmek için ellerindeki bütün araç gereci seferber ettiler.

Ve hangi kalem yapılanın neden yapıldığını ve ne amaç taşıdığını anlayıp yazmaya başladıysa, onu sindirmek için ellerinden geleni yaptılar. Kim 40 yıldan beri süren anlamsız kardeş kavgasını bitirmek için alınan riskler mundar olmasın diye yüreğini ortaya koyduysa, onu itibarsızlaştırıp durduğu yerden vazgeçirmek için kara propagandanın alasını yaptılar.

Bulundukları ortamlara aldırış etmeden kibir budalalıklarının ne düzeyde olduğunu sergilediler.

Yetmezmiş gibi milleti ahmak yerine koyup, salak sayıp Başbakan’a, MİT Müsteşarı’na karşı girişilen o aşağılık darbe girişimine “hoppp bir dakikaaa” diyen herkesi “fitneci” deyip yaftaladılar!

Mesela ben… Ben onlara göre fitneciydim. Sırf “akan kan dursun” diye yüreğini ortaya koyanlara sahiplik edip, onları yalnız bırakmadığım için korkunç saldırılara maruz kaldım. Şahsiyetimi aşağılamak için ellerinden geleni yaptılar. Bunun başını da dün yazdıklarında ağzından bal damlayan, üslubuyla gözlerimizi yaşartan Dumanlı ve ekibi çekti.

Neler olduğunu yazacağım.

Madem pandoranın kutusu açıldı her şeyi tek tek anlatacağım. Ama az bekleyin!

Gazeteciler.com