Komplo teorileri bile yavan kalacak

Yazarlar
Nedret  Ersanel’in  Yenişafak gazetesinde “Günlük hayatının peşinde koşan Doğu ve Batı “orta sınıfı” arasına ağır ve uzlaşıya kapalı bir tuzak kuruyor bu olay” dediği yazısı… Paris tra...
EMOJİLE

Nedret  Ersanel’in  Yenişafak gazetesinde “Günlük hayatının peşinde koşan Doğu ve Batı “orta sınıfı” arasına ağır ve uzlaşıya kapalı bir tuzak kuruyor bu olay” dediği yazısı…

Paris trajedisi üzerine ne yazılırsa yazılsın ve ‘nasıl okunursa okunsun’, üç üst sonuç vaat ediyor;  1. Hızlıca ve alenen gönderme yapılan 11 Eylül vakasından mülhem; Avrupa güvenlik algısını bozmak ve ABD’nin tam da askeri üslerini kapatarak azaldığı eski kıtada yeni güvenlik boyutu üretmek. 2. Avrupa devletleri ve tüm Müslüman vatandaşları arasındaki ilişkileri bozacak bir potansiyeli serbest bırakmak. Olayın üzerinden 48 saat geçmeden yayınlanmaya başlayan, ‘hangi ülkede ne kadar Müslüman bulunuyor’ grafikleri budur.

3. Batı ile Rusya ama özellikle Avrupa ile Rusya arasında yeni bir ilişki düzeni getirmek. Vladimir Putin’in olaydan sonra Fransa liderini arayarak, “beraberiz” demesi (‘Telephone conversation with President of France Francois Hollande’, 08/01, Rusya Devlet Başkanlığı açıklaması.) ve Paris’in Moskova’ya uygulanan yaptırımlardan haz etmeyen bakış açısı (‘Hollande Looks to End Russia Sanctions’, 07/01, The American İnterest.) ile saldırıların zamanlaması örtüşüyor. Hani ne deniyor; manidar!..

Bu üst kat ile bağlantıyı bozmadan alt katlardaki doğruları da sınıflandırmamız gerekiyor; bu türden çok ses çıkaran eylemler o ülkenin başkentiyle konuşur; yani, Fransa’nın ‘büyük Ortadoğu’ politikasıyla ilgili bir yanlışlığı ikaz ediyorlar. ‘Düzelt, yoksa bunlara katlanırsın’ demektir. Dün, Fransa bütün dünyanın gözleri önünde aşağılandı. Paris’te bunun siyasi sonuçları olur. Başkan Hollande’ın siyasi iktidarını kamuoyu üzerinden tehdit ettiği kadar, koltuğunu güvenlik unsurları ile paylaşmasına neden olabilir.

İkincisi, El Kaide’nin ‘küresel terörizm liderliği’ni ele geçirebilmek adına rakipleriyle (IŞİD) rekabete girmek ve müstakbel sempatizanlarına davetiye çıkarmaktır. Zaten seçilen hedef ve saldırının nedeni amacı ilan ve kabul ediyor. (IŞİD-El Kaide rekabeti açık. Ancak bunun Batı’yı içine çeken yüzünü teşhis gerekiyor. Radikal terörizmin kendi içindeki ve ardındaki rakip dinamikler, güvenlik kaygıları-artık güvenlik paniği-nedeniyle Batı’yı taraf olmadığı bir girdabın içine çekiyor. (Ayrıca, Boston vakası ile benzerliği bu saldırıyı “ikinci”, son 75 gün içinde ise bir Batı ülkesinde gerçekleşen üçüncü benzer saldırı olarak not etmemizi gerektiriyor ki, içinde Türkiye de var.)

Diğer potansiyel sonuç ki bence en tehlikelisi budur; günlük hayatının peşinde koşan Doğu ve Batı “orta sınıfı” arasına ağır ve uzlaşıya kapalı bir tuzak kuruyor bu olay. İsrailliler, “middle class is a vacuum” der. Yani, “orta sınıfa istediğinizi yutturabilirseniz, toplumun/ülkenin tamamını peşinden çeker.

AVRUPA ULUSALCI DALGAYA BİNECEK Mİ, KIRACAK MI?

Paris atağı aynı zamanda neredeyse tüm Avrupa’da sağcı ve ulusalcı siyasetin yükseldiği ana denk geldi. Bu hammaddenin nasıl işlenip Paris’te mamul hale getirildiğinin zincirini elbette araştıracağız ama şu an dahi karineler iki farklı/düşman dünya görüşünün Avrupa’da, Avrupa için randevulaştığını gösteriyor; Almanya’da Türk ve Müslümanlara yönelik seri ve sistematik saldırılarla bu eylemin aklı aynıdır! Yani, “Yeni Ortadoğu” lafı, “Yeni Avrupa”ya paraleldir.

Terörist atağın kendisi, gelişim süreci içinde hızlıca not edilmesi gerekenler de var…

Saldırıyı gerçekleştirenlere yönelik kritik bilgilerin kaçtıkları aracın içinde kimliklerini unutmaları (kimi kaynaklara göre pasaportlarını) ile ortaya çıkması ama aynı sıralarda sadece Fransa’da değil Avrupa’daki tüm haber kanallarının, faillerin hazırlıklı, planlı, soğukkanlı profesyonel olduklarını söyleyen uzmanları ekranlara yığmaları gibi.

“11 Eylül” göndermesi de olayın andından çok hızlı gelmiş görünüyor. Bu tarih aynı zamanda “yeniden güvenlikçi devleti” tanımladığından nasıl gelişeceği takip edilmeli.

Boston olayı faillerinin “ana vatanları” ve Paris faillerinin “ana vatanları” ile şu an yaşadıkları ülkeleri bir çizgi ile birleştirdiğinizde ortaya çıkan harita oyunun ‘merkezini’ göstermektedir. Şu aşamadan sonra, Paris ile İstanbul’da yaşanan/denenen eylemler aynı çatı altındadır.

Olayın dramatik görüntüleri üzerinde de ayrıca durulmalı. Özellikle yerdeki polisin öldürülme şeklinin IŞİD’in kamuoyuna kendini ilk sunuşunda kullandığı boğaz kesme vahşeti ile aynı dramatik, şok gücü sunması tespit edilmeli.

Yazının devamını okumak için…