Duygulandıran Gezi mektubu!

Olaylar
ABD’deki Türklere yönelik yayın yapan ilk iş portalı Turk Avenue web sitesinin genel yayın yönetmenliğini de yapan, 12 yıldır ABD’de yaşayan Cemil Özyurt’un Gezi olayları çerçevesind...
EMOJİLE

ABD’deki Türklere yönelik yayın yapan ilk iş portalı Turk Avenue web sitesinin genel yayın yönetmenliğini de yapan, 12 yıldır ABD’de yaşayan Cemil Özyurt’un Gezi olayları çerçevesinde anne ve babasına yazdığı mektup okuyanları duygulandırdı.

İşte o mektup;

Sevgili anneciğim ve babacığım, bugün (19 Haziran) sizlerden, güzel memleketimden ayrılıp Amerika’ya gelmemin 12. yıl dönümü. Sizlerin de ömrünüzden nerdeyse bir 65 yıl geride kaldı. Bugüne dek ömrünüzün büyük kısmı geçim sıkıntısı ile geçti. Bir tahta bavulla evler, mahalleler, şehirler değiştirdiniz.

1960’larda Ankara’da bir göz odada başlayan hayat sınavında, çok şükür kimseye de muhtaç olmadan bugünlere geldiniz. Türkiye’nin son 40 yılına damga vurmuş tüm partilerine de sırayla oy verdiniz. Eskiden yaptığınız oy tercihleriniz çok yargılanmış mıydı bilmiyorum. Ama bizim sosyal medya dediğimiz -sizin çok da haşır-neşir olmadığınız- ortamda, oylarınızı mevcut hükümete makarna ve kömür karşılığı verdiğinizi söyleyip aşalığayanların videoları, resimleri, yorumları ile dolu. Allah’tan babam görmüyor. Çok sinirlenir.

Gün olmasınki, sizin gibi ömrü boyunca onurlu, vakur duruşundan taviz vermemiş çokları benzer suçlamalarla ezilmeye çalışılmasın. Zaten bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olarak görülmemeye alışkınsınız. Küçük yaşta Doğu’dan İç Anadolu’ya geldiğinde hor görülmekten sokağa çıkamayan annem, yıllar geçti o linç mekanizması çok değişmedi. O zamanlar ‘Gavur Kürt’tün’ şimdi ‘makarnacı, bidon kafalı’. Küçük bir ilçeden Başkent’e okumaya giden babam, sen de okuduğun okulda az alay edilip dalga geçilmedin, dışlanıp hor görülmedin. Ama siz ‘olsun kader’ deyip çekmeye alışkınsınız. Ama ben alışamadım işte. Ağrıma gidiyor. Acaba yaşadığım memlekette insanların bir birine gösterdiği saygıdan mı etkileniyorum, nedir?

Babaannemin yufka ekmeğinin arasına sürdüğü bir kaşık tereyağı ile gününü geçirmiş, bir kuru ekmek azıkla 8 kilometre yol yürüyüp okula gitmiş, ilk rugan ayakkabısı alınınca sevinçten kilometrelerce koşmuş, her dara düştüğünde ‘yaa sabır, bu da geçer’ deyip dua etmiş, darlıkta sıkıntıda çalmamış, çırpamış, bir gün olsun muhtarın, belediyenin, kaymakamın kapısını yardım için çalmamış babam, oyunu bir ton kömüre değiştirmişsin.

Facebook’ta, Twitter’da sözde arkadaşım dediğim kişiler öyle diyor ve ısrarlılar. Her fırsatta, her fotoğraf karesinde, her videoda öyle yazıyorlar.

‘Acaba bunu yazdığımda birinin kalbini kırar mıyım?’ diye de düşünmüyorlar. Çünkü onların yedi sülalesinde oyunu kömür ve makarna için veren kimse yok. Onların hepsi Fransız mürebbiyelerle büyütülmüş, aydınlanmış ve evrimini tamamlamış mükemmel insanlar.

Hani okuduklarım beni üzüyor, kalp kırıklığı oluyor ya! Karşı tarafı kıracak bir şey de yapamıyorum. Beni ‘İki günlük dünyada kalp kırmaya değer mi oğlum?’ diyerek büyüten annem. Altı baş horanta bir sofranın başına oturup da, yokluk, imkansızlık içinde ‘bugün ne yapsam’ diye gün boyu sancılanan annem.

Kışın yiyelim diye mantılar kesip, turşular kuran, elaleme muhtaç olmamak için eski eteklerinden bana ilkokul önlüğü diken annem. Komşusundan bile ödünç bir bardak pirinç isteyemeyen annem, oyunu bir koli makarnaya değişmissin yaa…

Eğitim seviyeniz yüksek olmadığı için şimdilik oylarınızı makarna ve kömüre değiştiriyorsunuz ama sizi aşağılayanlar emin olun çok iyi aydınlatıyorlar çevrelerini. Işıklarından gözümüz kamaşıyor. Küçümseyip hor gördükçe, daha da iyi hissediyorlar kendilerini. Ötekileştirdikçe akıllarınca değersizleştiriyorlar, değersizleştirdikçe de daha bir mutlu oluyorlar.

Bazıları söylediklerine üzülüp utanıyordur belki. Bazısında utanma duygusu da yok, yüz de yok. Onun için onlarla hesabı öbür dünyaya bırakıyorum. Şimdi sana sorsam annem, ‘Aman oğlum iki günlük dünyada değer mi, kötü söz sahibinindir boşver,’ diyeceksin. Ama onlar boş vermiyor anne. 10 yıldır hakarete devam ediyorlar. Hem de uslanmadan, dinlenmeden.

Benim cahil, eğitimsiz, aydınlanamamış, makarnaya oyunu değişen annem, bir ton kömüre safını değiştiren babam, yine seçimler yaklaşıyor. Sizi ve verdiğiniz oyu beğenmeyenler, size başka sıfatlar da takmaya hazırdır. Onun için siz makarna ve kömüre oyunuzu değiştirmeye devam edin. İnsanlıktan, adamlıktan nasibi almayanlar elbet hak ettikleri nasiplerini bir gün bir yerde bulurlar. Ya da Mevlam bir şekilde buldurur. Şimdi içim rahat. Bu yazıyı önce sizin, sonra da ülkemiz güzel geleceğine sadece dua ederek katkı sağlayan tüm makarnacı ve kömürcü anne-babalara ithaf ediyorum. Ellerinizden öpüyorum.