Nazi gençliğinin çile yolu

Filmler
II. Dünya Savaşı bitiminde bir tür korku tüneline dönüşmüş olan Almanya’ da geçen bir yol, büyüme ve özgürleşme öyküsü Savaşın Gölgesinde. Filme adını veren, kısaca Lore diye çağrılan Hannelore adında...
EMOJİLE

II. Dünya Savaşı bitiminde bir tür korku tüneline dönüşmüş olan Almanya’ da geçen bir yol, büyüme ve özgürleşme öyküsü Savaşın Gölgesinde. Filme adını veren, kısaca Lore diye çağrılan Hannelore adında bir genç kız. Her iyi öğrenci gibi okulda kendisine öğretileni benimsemiş bir SS subayı çocuğu!

Film, Almanya savaşı kaybedince beş kardeşini güvenlikte olacakları büyükannesinin yanına götürebilmek için yollara düşmesini konu alıyor. Aryan ırkının üstünlüğüne ve Nazi ideallerine inandırılmış Lore’nin savaşın gerçeklerini öğrendiği, bir kadın olduğunun farkına vardığı, büyüdüğü, değişik kişilerle karşılaştığı bir Odyssea Modeli kuruyor. Naif siyasi ezberini bozmayacak kadar disiplinli olması izleyenin sinirini bozsa da gerçekçi bir portre çiziyor film. Ama nereye kadar itaat edeceğinin sınırını da koyuyor finalde…

Rachel Seiffert’ın 2001 yılında yayınlanan Dark Room adlı romanı ne Jorge Semprun’ün Yahudilerin temerküz kamplarına deportasyonunu (ülke dışına sürgünü) anlattığı Büyük Yolculuk’u ne Primo Levi’nin Auschwitz’den sağ kurtulunca İtalya’ya dönüş serüvenini anlattığı Ateşkes’i misali bir baş yapıt değil. Ama Nazi Almanyası’nda beyni yıkanmış bir kuşağın dünyanın kaç bucak olduğunu anlaması üzerine ilginç bir yapıt. Finalde Lore’nin tavrında fark edeceğiniz değişim, yirmi küsur yıl sonra Almanya’da kurulacak olan Kızıl Ordu Fraksiyonu-RAF’a temel atan isyanı simgeliyor… Filmin alt metninde baskıcı ve agresif rejimlerin er veya geç çökeceğini, resmi ideolojileri, propaganda ve yasakları bir kuşağı etkilemeyi başarsa da sonrakinde ters tepeceğini anlatıyor.

KUTSAL ÜÇGEN

SS subayı babası cepheye dönen ve orada ölen, annesi teslim olan Lore’nin omuzlarına ağır bir sorumluluk biniyor. O ve kardeşleri, her an ölüm tehlikesiyle burun buruna, açlık ve yorgunluktan perişan olarak birer masal kahramanı gibi dere tepe dümdüz yol alıyor. Avustralyalı yönetmen Cate Shortland, görüntü yönetmeni Adam Apakaw ile verimli bir işbirliği kurarak bu masal atmosferinin karanlığını, doğanın güzelliğini vurgulayan peyzajla dengeliyor. Gün ışığını masum çocukların, felakete sürüklenmiş yetişkinlerin yokluğunda gençlerin gücü ve umuduyla kurtuluşa götürüleceğinin müjdesi gibi kullanıyor. Bu masal yolculuğunda Lore’ye yardım eden tek kişinin nefret etmeyi ve aşağı görmeyi öğrendiği bir Yahudi çıkması kaderin bir cilvesi. Thomas, bir Yahudi’nin evrakını çalmış da olabilir… Durumu daha da riskli kılan ise Lore’nin babasının Nazi savaş suçlusu olması ihtimali! Lore aile-devlet-ırk kutsal üçlüsüne aykırı düşünüp hareket edemeden tamamlıyor bu korkutucu yolculuğu. İzleyiciyi büyük ölçüde düş kırıklığına uğratacak kadar bağlı kalıyor Nazi ideolojisine…

Başarılı sinematografiye ve oyunculuğa rağmen bir takım senaryo ve karakter tutarsızlıklarından mustarip olan Savaşın Gölgesinde’de asıl öykü filmin bitiminden sonra başlıyor. Lore’nin kısa, küçük ve simgesel isyanının ileride bir Baader-Meinhof grubunun çekirdeğini nasıl oluşturduğunu düşündürene dek izleyiciyi de bir sınavdan geçiriyor.

FİLMİN KÜNYESİ

Orjinal adı: Lore Yönetmen: Cate Shortland Senaryo: Robin Mukherjee, Cate Shortland Görüntü: Adam Arkapaw Müzik: Max Richter Oyuncular: Saskia Rosendahl, Kai Malina, Nele Trebs, Ursina Lardi, Hans Jochen- Wagner
Alin Taşçıyan
Star Gazete