Korku Edebiyatının Vazgeçilmezi

Filmler
Hazırlayan: Hatice Özgiden Kitaplarını okurken sabırsızlıkla sonraki sayfada yazılanları düşünerek istemsiz sayfayı çevirmeye başladığınız; ama bir anda kitabı kapatmak zorunda kaldığınız onlarca...
EMOJİLE

Hazırlayan: Hatice Özgiden

Kitaplarını okurken sabırsızlıkla sonraki sayfada yazılanları düşünerek istemsiz sayfayı çevirmeye başladığınız; ama bir anda kitabı kapatmak zorunda kaldığınız onlarca eserinden sinemaya aktarılmış filmleri izlerken sizi rahatsız eden bir o kadar da ürküten bir yazar: Stephen King.

STEPHEN KINGSinemada, edebiyat uyarlamaları her zaman tartışmalı bir konu olmasına rağmen yönetmen ve yapımcılar, yeni bir film yapmak için çoğu zaman edebiyata başvururlar. Bazı yazarların kitaplarıysa özellikle bir filme senaryo olması için yazılmış gibidir. Bu yazarlara en iyi örneklerden biri de Stephen King.

Stephen King’in, romanlarının ve hikayelerinin çoğu, bir filme uyarlanmış ya da bir filmin yola çıkış noktası olmuştur. Hikayelerinin filme uyarlandığı ilk zamanlarda, kitaplarının hayranı olanlardan olumsuz eleştiriler almıştır. Bu eleştiriler, konunun yeterince iyi anlatılamadığı, oyuncularının yetersiz olduğu ya da filmdeki bazı detayların, filmde gösterilmediğiyle ilgilidir. King, kendi hikayelerinden uyarlanan filmlerin çoğunu aslına sadık kalınmadığı gerekçesiyle beğenmemiştir ve bir dönem kendisi de yönetmenlik yapmıştır.

İlk dönemdeki filmlerin uyarlanmasındaki, bu başarısızlığının tersine bazı hikayelerinden uyarlanan filmler, sinema tarihinin unutulmazları arasına girmiştir. Bu başarı, hikayelerin sahibinin kaleminin yanında yönetmenin vizöründen de kaynaklanır. Özellikle hikayelerinden uyarlanan bazı filmlerinde, yönetmenin ustalığı takdire şayandır. Stephen King’in sinema ve televizyon filmi dışında hikayelerinden diziler de yapılmıştır. Tüm bunların sayısı 50 civarında.

King’in karanlık; ama kimi zaman içinde, bir miktar mizah unsuru karıştırdığı ürpertici dünyasının, sinema tarihinde, önemli bir yer edinen filmlerini incelemenin gerekli olduğunu düşünüyorum.

Carrie/Brian De Palma (Günah Tohumu/1976/ABD): Stephen King’in okuyucuyla buluşan ilk korku kitabıdır ve Brian De Palma tarafından sinemaya uyarlanır. Filmde, Carrie White annesiyle birlikte yaşayan, asosyal ve çekingen bir genç kızdır. Yetişkinliğe ayak basmasıyla birlikte, çok kızdığı zaman ortaya çıkan parapsikolojik yetenekleri yavaş yavaş belirmeye başlar. Kendisine karşı gruplaşan bazı okul arkadaşlarının mezuniyet balosu için sinir bozucu bir oyun hazırlamaları üzerine, Carrie’nin beyin gücü iyice çığrından çıkar.

The Shining/Stanley Kubrick (Cinnet/1980/İngiltere): Jack Torrance (Jack Nicholson) Colorado dağlarındaki Overlook Oteli’nin bakıcısı olmayı kabul eder. Otel kışın kapalı kalacağından Jack ve ailesi uzun bir süre boyunca mekanın tek misafirleri olacaklardır. Kar fırtınası aileyi dış dünyadan yalıttığında, medyumluk ve telepatik güçlerden nasibini almış olan Jack’in oğlu Danny otelin "perili" olduğunu ve ruhların babası Jack’i yavaş yavaş çıldırma noktasına getirdiğini farkeder. Jack, yıllar önce karısı ve iki kızını öldüren otelin eski bakıcısı Bay Grady’nin hayaletiyle tanıştığında işler iyice kızışacaktır.

Bu film Kubrick’in başyapıtı olarak kabul edilir; ancak filmi Stephen King’in “kitaba sadık kalmadığı” gerekçesiyle beğenmediğine dair söylentiler vardır.

Pet Semetary/Mary Lambert (Hayvan Mezarlığı/1989/ABD): Doktor Creed ve ailesi, taşrada bir eve yerleşir. Kasaba lisesinin hekimliğini yapacak olan Creed için başta her şey hoştur. Açık hava, güzel bir ev, çocuklarının rahatça gezip oynayabileceği bir bahçe… Ama hayır, evin çok yakınında hayli işlek bir otoban vardır. Devasa kamyonların vızır vızır geçtiği bu yol, yöre halkının evcil hayvanları için cehennem olmuştur. Öyle ki kasabadaki hayvan mezarlığının "sakinlerinden" çoğu, bu yoldaki kazalara kurban gitmiş kedi ve köpeklerdir.

Aynı isimli kitaptan uyarlanan filmin iyi bir uyarlama olduğu söylenir; ancak filmi bugün izlerseniz korkutucu değil de biraz komik bulabilirsiniz.

It/Tommy Lee Wallace (O/1990/ABD-Kanada): 1960’larda Maine’deki küçük bir kasabada, sadece uyumsuz bir grup çocuğun farkedip üzerine gittikleri ve tüm benlikleriyle yaşadıkları bir dehşet hükmeder. Şehrin çocuklarını, sokak mazgallarından dışarı uzanan, palyaço şekline bürünmüş, açıklanamaz bir dehşet tek tek avlamaktadır. Pennywise ismini verdikleri bu yaratıkla yüzleşmiş ve bir şekilde hayatta kalmış altı oğlan ve bir kız çocuğu kendilerine Şanslı Yedili ismini takmışlardır. On yıllar sonra Pennywise hortladığında, şimdi 40 yaşlarında olan ve ABD’nin değişik yerlerine dağılmış yaşayan yedili, tekrar bir araya gelir. Dehşetle yüzleşip onu yenebilmeleri için kendi geçmişleriyle de yüzleşmeleri gerekecektir.

Bu film, Stephen King’in kitabından uyarlama iki bölümlük bir televizyon dizisidir. Günümüzde izlendiğinde biraz komik gelebilir; ancak karakterinin “sinir bozucu”luğunun gelecekte de kendinden ödün vermeyeceğini düşünüyorum.

Misery/Rob Reiner (Ölüm Kitabı/1990/ABD): Paul Sheldon kolay okunan popüler romanlar yazarıdır. Artık kariyerinde bir dönüm noktasında olduğunu düşünür, seri maceralarını yazdığı karakteri Misery Chastain’in öldürüp diziyi bitirir. Paul taşrada geçirdiği bir araba kazasından yaralı kurtulur. Onu bulup evinde bakmaya başlayan Annie Wilkes, şans eseri Paul’un sadık okurlarından biridir ve kahramanı Misery Chastain’in de sıkı bir hayranıdır. Son kitabı okuyup Misery’nin ölümüyle şoke olan kadın öfkeye kapılır ve Paul’u ayağından feci şekilde yaralayarak onu yatağa hapseder. Hem bölge şerifi hem de menajeri umutsuzca Paul’ü ararken o, gardiyanı Annie’ye özel bir Misery macerası daha yazmak zorundadır.

Bu film, King’in kitabından başarılı bir uyarlamadır.