Konfor İslamcılığı bitiriyor

İslam
İslamcılık tartışmasının son gününde konuşan Necdet Subaşı, “İslamcılığın derdi, İslam’ı gündelik hayata inşaa etmektir. Kendini devletin karşısında hissedenlerin muhalif tavrıdır. İslamcı...
EMOJİLE

İslamcılık tartışmasının son gününde konuşan Necdet Subaşı, “İslamcılığın derdi, İslam’ı gündelik hayata inşaa etmektir. Kendini devletin karşısında hissedenlerin muhalif tavrıdır. İslamcılar devlete sızdıkça, konfora kavuştukça öğütülüyor” dedi.

Zeytinburnu Belediyesi’nin ev sahipliğinde üç gün süren Türkiye’de İslamcılık Düşüncesi Sempozyumu sona erdi. Prof. Dr. İhsan Kutluer’in moderatörlüğünü yaptığı oturumda konuşan Yazar Mehmet Doğan İslamcılığın kelime anlamı olmadığını, kullanılan kavramın Batı terminolojisine yakın olduğunu ifade ederek, “Doğru tabir İslamlaşmak ya da müslüman olmak olmalı. Siz hiç Yahudicilik ya da Hristiyancılık diye bir kavram duydunuz mu?” dedi. 28 Şubat darbesinin Türkiye’de İslamcılığın sonunu getirdiğini belirten Doğan, “Türkiye’de Mısır Libya gibi ülkelere atfedilerek İslamcılık getirilmiştir. 28 şubata gelindiğinde model olarak dünyada örnek alınacak İslamcılık kalmamıştır” dedi.

Özü İslam Medeniyeti

İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burhanettin Duran:  Başbakan Erdoğan’ın partisinin son kongresinde yapmış olduğu konuşmasında 14 kere medeniyet 2 defa muhafazakar kelimesi geçti. Bu medeniyet kelimesi İslam Medeniyeti kapsamında kullanıldı. Ahmet Davutoğlu ise dış politika söylemlerinde sıkça medeniyetten bahseder. Abdullah Öcalan’ın Nevruz kutlamalarında konuşmasında bir çok kere medeniyet kavramının geçtiğini gördük. Sezai Karakoç İslam medeniyeti vahyin medeniyeti olarak ortaya koyar ve Batı medeniyetinin karşısında konumlandırır.

Diyanet İşleri Başkanlığı  Strateji Geliştirme Bakanı Dr. Necdet Subaşı: İslamcılık içine; milliyetçi, Kemalist, Osmanlıcı ve tarikatçı olmayanlar giriyor. İslamcının derdi İslamı gündelik hayata inşa etmektir. Başka herhangi bir senteze girmeksizin kamusal alanda öne çıkarak grup olarak kendine alan açıyor. Bugün yek bir İslamcılıktan söz etmek mümkün değil. Kendinin devletin kucağında değil karşısında hisseden bir grubun muhalif bir tavrı oluyor. İslamcı bunun içinde kimlikleşiyor. İslamcılar devlete yanaştıkça sızdıkça, devlete İslamı yedirdikçe, topluma dokundukça akışına kapıldıkça no’luyor. Bürokratlar ağının içinde olan İslamcıları düşünün.”

Edebiyat imtihana dönüştü

Yazar Ömer Lekesiz: Bugün İslamcılar Picasso’nun bir tablosu karşısında saatlerce hayranlıkla dururlar da, bir nakkaş uzmanı minyatürüne Fransız kalırlar. Ciddi bir değişmeyle yüz yüzeyiz. Müslüman bir kadronun yönetimindeki sistem bu değişimin en önemli ve problemli taraflarından biri olarak görülüyor. Dün İslamcılığın en önemli araçlarından biri olan edebiyat bugün imtihan araçlarından biri haline dönüşmüştür. Mehmet Akif’in, Sezai Karakoç’un şartlarında değiliz. Biz kendi şartlarımızda edebiyat yapıyoruz. Artık çok rahatız.”

SEYYİD KUTUB’U  MİT GETİRDİ

Yazar Hamza Türkmen: Seyyid Kutub, Türkiyeli müslümanların gündemine Hilal yayınları tarafından ‘Din Dediğin Budur’ kitabıyla girdi. O zamanki söyleşilerimizde şu bilgiyle karşılaştık. 61 Anayasasından sonra Türkiye’de sol marksist hareketler yaygınlaşıyor. Sistemin bunlara cevap vermesi lazım. O zaman MİT başındaki Doğu bey özellikle çare arıyor. Çare olarak Seyyid Kutub’un ‘İslam’da sosyal adalet’ diye bir kitabının haberini alıyor. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı’na gidiyor. Cağaloğlu yayınlarından bastırılıyor. Türkiye gündemine Seyyid Kutub ilk defa böyle bir formatla giriyor.

Star Gazete