12 Mart Muhtırası (12 Mart 1971)

Tarih
1971 yılına gelindiğinde Türkiye oldukça kötü bir durumdadır. 1968 olayları dünya siyasetinde büyük bir kaosun oluşmasına sebep vermiş, bu kaos Türkiye’de ileri boyutlara ulaşmış sağ-sol kutuplaşması ...
EMOJİLE

1971 yılına gelindiğinde Türkiye oldukça kötü bir durumdadır. 1968 olayları dünya siyasetinde büyük bir kaosun oluşmasına sebep vermiş, bu kaos Türkiye’de ileri boyutlara ulaşmış sağ-sol kutuplaşması şeklinde tezahür etmiştir. Hatta Türkiye’yi 12 Eylül’e götüren en önemli sebeplerden birisi olan sağcı ve solcu gruplar arasında gerçekleşen silahlı çatışmalar anılan dönemde başlamıştır. Bununla birlikte dönemin önemli partileri olan Adalet Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye İşçi Partisi gibi partilerde yaşanan bölünmelerde siyasi arenada yeni kaosları tetiklemiştir. 1970’te ihracatı arttırmak maksadıyla yapılan %66’lık devalüasyon ( paranın değerini düşürme), bütçe açıkları, döviz darboğazı, hızla artan dış borçlar gibi sebeplerde ekonomi oldukça kötüleşmişti. Bu kaotik durum karşısında hükümetin sorun çözmekte yetersiz kalması darbe yapmaya istekli bir takım grupları harekete geçirmişti. TSK içerisinde bazı solcu gruplar Suriye’de Baas rejiminin yaptığı gibi darbe yaparak iktidarı ele alıp sosyalist bir yönetim kurmak istedi. Ordu içinde bahsi geçen gruplar sivil camiada ‘’Milli Demokratik Devrim’’ ve ‘’Yön Dergisi’’ gibi solcu kimliğiyle bilinen yapılarla temas halindeydi. TSK’daki solcu klik 9 Mart 1971’de darbe teşebbüsünde bulunsa bile Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından deşifre edildiği için bu teşebbüs başarıya ulaşmaz. Darbe teşebbüsünün bastırılmasını sağlayan TSK’nın üst komuta kademesi 12 Mart 1971’de hükümete muhtıra verir. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyiceoğlu’nun imzasını taşıyan muhtırada ülkenin durumunun iyiye gitmediği, TSK’nın durumdan son derece rahatsız olduğu, siyasi çevrelerin sorunları partileri üstü bir anlayışla harekete geçerek çözmesi gerektiği, aksi takdirde TSK’nın ülke yönetimine el koyacağı bildirilmekteydi. 14 Mart’ta dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay bütün parti liderlerini Çankaya Köşkü’nde toplar. Toplantının akabinde Başbakan Süleyman Demirel’e görevinden çekilmesi hususunda telkinde bulunur. Demirel görevinden istifa eder. Demirel’in istifa etmesinden sonra Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay istifayı ilgili makamlara ilettiğini bildirir ki bu söylem bile otoritenin tam olarak onun elinde olmadığını gösterir mahiyettedir. 19 Mart’ta dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün izniyle CHP’den istifa eden Kocaeli Senatörü Nihat Erim’in öncülüğünde teknokrat bir hükümet kurulur. Cumhurbaşkanı Sunay yeni kurulan bu hükümet için tüm partilerden güvenoyu ister. Bu durum bazı çevrelerce siyasi iradeye kendi iradesi dışında hareket etmesi için aba altından sopa göstermek şeklinde yorumlanır. Nihat Erim’in 1 yıldan biraz fazla görevde kaldığı bu dönem ‘’ara dönem’’ olarak bilinir.