Gök, Aç Kalsa Bile Yemin Etmeyecek!

Olaylar
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin milletvekili İsa Gök, maaşının kesilmesi suretiyle hem kendisinin hem de ailesinin ekonomik olarak sıkıntıya sokularak diz çöktürülmeye çalışılmasını ahlaki bulmad...
EMOJİLE

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin milletvekili İsa Gök, maaşının kesilmesi suretiyle hem kendisinin hem de ailesinin ekonomik olarak sıkıntıya sokularak diz çöktürülmeye çalışılmasını ahlaki bulmadığını belirtti.

"Sayın Başbakan’ın, ‘tükürüğünü yalatmak, diz çöktürmek’ gibi sözleri benim yüreğime kurşun gibi düştü. Bu lafları yemek, yutmak mümkün değil. Beni ve ailemi diz çöktürmeye çalışmaları nafile. Ben aç kalırım, yine direnirim, hiçbir şekilde de diz çökmem. Bu ülkede demokrasi mücadelesinde sözünün eri olarak asılanlar oldu. Bunu unutmamak lazım" dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yemin etmeyen tek CHP’li milletvekili olarak adından söz ettirmeye devam eden Gök, ‘yemin krizi’ ile ilgili son gelişmeleri İHA muhabirine değerlendirdi. Yemin etmeme gerekçesini bir kez daha açıklayan Gök, kendisinin gerçek bir CHP’li olduğunu belirterek, "28 Haziran 2011 Salı günü, CHP Merkez Yürütme Kurulu toplantısında ve Meclis grubunda bir deklarasyon yayınlandı. Bu deklarasyonda, ‘Tutuklu milletvekili arkadaşlarımızın yemin etme yolu açılmadıkça biz CHP milletvekilleri olarak yemin etmeyeceğiz’ denildi. Ardından 5 Temmuz 2011 tarihinde 16 maddelik demokrasi manifestosu yayınladık.

 Burada da yemin etmeme gerekçelerini ve yeminden dönüş şartlarını belirttik. Ben bu kararlara sadakatimi sürdürüyorum. Çünkü partimiz iki ayrı kararı ile yemin edilmeyeceğini ve neden edilmeyeceğini belirterek yeminden dönüş yollarını da gösterdi. Daha sonra bir mutabakat metni yayınlandı. Mutabakat metnini o zaman da defalarca okudum, şu anda da okuyorum. Bu, partimizin almış olduğu hem 28 Haziran Salı hem de 5 Temmuz tarihli kararlarında beyan edilen hiçbir şartın gerçekleştiğini göstermeyen ve esasen içi boş bir mutabakat metni. Ben parti kararına sadakatle yemin etmeme eylemimi, milletvekili arkadaşlarımın yemin etme yolu açılıncaya kadar devam ettirme kararı aldım. Tabii ki bu mücadele demokrasi mücadelesidir, bu insan hakları mücadelesidir, bu evrensel hukuk mücadelesidir, millet iradesinin Meclis’e yansıması mücadelesidir.O yüzden mücadelemi sürdürme kararı aldım" diye konuştu.

"İNANDIĞIM DEĞERLER SATILIK DEĞİL"

Yemin etmediği için milletvekilliği maaşının yatırılmaması konusunu da değerlendiren Gök, şöyle konuştu: "Tabii üzüldüğüm nokta şu: Daha dün Güneydoğu’da 13 gencimizi, askerimizi şehit verdik, ardından Demokratik Toplum Kongresi demokratik özerkliği ilan etti. Bu olayların olduğu gün, benim Meclis Başkanlığım İsa Gök’ün maaşının kesilmesi ve özlük haklarının askıya alınması için toplantı yapıyor. Bu çok ayıp, bunu kabul etmek mümkün değil. Maaşım kesildi, maaşlarım ödenmiyor. Nedeni nedir?

Benim yemin etmeme kararırım, demokrasi mücadelesi, insan hakları, evrensel hukuk, uluslararası sözleşmeler, milletin iradesinin Meclis’e yansıması. Bu mücadelede para konuşulmaz. Hele hele benim inandığım değerlerin satılık olmadığını birilerinin anlaması lazım. Ben değerlerine tümü ile bağlı bir insanım."

Maaş ödemeyerek hem kendisini hem ailesini ekonomik anlamda sıkıntıya sokarak diz çöktürülmeye çalışılmasını ahlaki bulmadığını vurgulayan Gök, "Ben diz çökmem. Biliyorum ki, Sayın Başbakan hem Meclis grubunda genel kurulda yaptığı konuşmada hem de AK Parti grubunda yaptığı konuşmada, ‘tükürüğünü yalatmaktan, diz çöktürmekten, omurgasızlıktan’ bahsetti. Bunlar benim yüreğime kurşun gibi düştü. Yalnız benim değil, bütün CHP’lilerin hepsinin yüreğine kurşun gibi girdi. Bu lafları yemek, yutmak mümkün değil. Beni ve ailemi diz çöktürmeye çalışmaları nafile.

 Ben aç kalırım, yine direnirim, hiçbir şekilde de diz çökmem. Bu ülkede demokrasi mücadelesinde sözünün eri olarak asılanlar oldu. Bunu unutmamak lazım. Çok sevdiğim bir hikaye vardır. Hazreti Davut, kötü kral Nemrut tarafından ateşe atıldığında bütün insanlar seyrediyor. Karıncanın birisi ırmağa koşuyor, ırmaktan su alıyor, yanan Davut’u söndürmek istiyor. Fil, karıncaya, ‘Sen küçücük bir karıncasın, bunu nasıl söndüreceksin?’ diyor. Karınca, ‘Hiç önemli değil. Ben kimin yanında olduğumu, doğrudan yana olduğumu gösteriyorum ya bu bana yeter’ diyor. Benim bu hikayeye büyük bir bağlılığım vardır ve o karıncaya duyduğum saygıyı kolay kolay kimseye duymuyorum. Ne mutlu o karınca gibi olanlara" ifadelerini kullandı.

MİLLETVEKİLLİĞİ DÜŞEBİLİR Mİ?

Yemin etmediği için milletvekilliğinin düşürülebileceği yönündeki iddialara da yanıt veren İsa Gök, "Biz CHP olarak 5 Temmuz’da demiştik ki, ‘Tehdit ve şantaja boyun eğemeyeceğiz’ ve yine demiştik ki, ‘Biz Türkiye’de evrensel hukukun, demokrasinin, insan haklarının, seçme ve seçilme hakkının eksiksiz uygulanması için her bedeli ödemeye hazırız.’. Bu cümleler Genel Başkan’ımın ağzından 5 Temmuz’da okunan demokrasi manifestosunun 3 ve 4. paragraflarıdır.

Milletvekilliğim düşürülecekse buyursunlar düşürsünler. Ben bu mücadelede verilecek olan bu bedelin aslında Türkiye’de demokrasinin kazanımı olacağını düşünüyorum. Ben her türlü bedeli ödemeye hazırım. Hiç de korkmuyorum. Hele hele değerlerimi hiçbir şekilde satılığa çıkarmayacağımı tüm Türkiye’ye deklare ediyorum. Bu bir direnme, bu bir direniş. Direnebildiğim yere kadar, gücümün yettiği yere kadar direneceğim. Beni direnişe iten, direnmek zorunda bırakanları ise en büyük yargıç olan zamana ve yüce milletime havale ediyorum" şeklinde konuştu.

KILIÇDAROĞLU’NUN TAVRI

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, yemin etmeme eylemiyle ilgili olarak kendisi ile görüşüp görüşmediği ve tavrının ne olduğu yönündeki soruya da yanıt veren Gök, "Ben gerçek ve eski bir CHP’liyim. Parti iiolayların olduğu gün, benimçi sorunlarımızı basın önünde kamuoyu ile asla paylaşmam, bu konuda hiçbir beyanda bulunmam. Bunlar benim partimin iç işleridir. Kendi içime atarım onları" ifadelerini kaydetti.

Vatandaşların, kendisinin ‘yemin etmeme’ eylemine büyük destek verdiğini anlatan Gök, şöyle devam etti: "Gözlerim yaşarıyor çünkü yürüyemiyorum kaldırımda. Herkes geliyor, kucaklıyorlar, öpüyorlar, ağlıyorlar. Hele Köy Enstitüsü mezunu bir hoca gördü, ‘Aşk olsun sana çocuk, aşk olsun’ dedi ya, o öyle yüreğime işledi ki. Herkes kucaklıyor, partili partisiz. ‘Omurgalı durmak budur, dik durmak budur, aferin sana Yörük’ diyorlar. Meclis’te iken o kadar çok ziyaretçim geldi ki, Isparta’dan bir Yörük Türkmen Vakfı’ndan temsilci geldi.

Sırf tebrik için, el sıkmak için, ‘Helal olsun’ demek için gelmiş Ankara’ya kadar. Tabii insan bunları görünce duygulanıyor. Bizim insanımız temiz, bizim insanımız sözünün eri, bizim insanımız dosdoğru giden insanlar, bizim insanımız doğru bildiği yolda canını veren insanlar. Ben de onlardan biri olunca, kendilerinden birini görünce, tabii bizim Mersin’de Yörük kültürü çok yaygındır, ‘İşte bizim efe, işte bizim oğlan’ diyorlar. O da ayrı bir gurur kaynağı oluyor benim için."

 
İHA