Balyoz davası gerçekten şeffaf yapıldı

Hukuk
Engin Dinç’in röportajı Geçtiğimiz Cuma günü açıklanan Balyoz davasıyla ilgili kararlar halen gündemdeki sıcaklığını koruyor. Tabii bunun nedenleri arasında Türkiye’de ilk defa bir sivil m...
EMOJİLE

Engin Dinç’in röportajı

Geçtiğimiz Cuma günü açıklanan Balyoz davasıyla ilgili kararlar halen gündemdeki sıcaklığını koruyor. Tabii bunun nedenleri arasında Türkiye’de ilk defa bir sivil mahkemenin askerleri darbeye teşebbüs suçuyla cezalandırması en başta geleniydi. Balyoz davasıyla ilgili süreç bitmiş değil. Daha Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM süreçlerinin olması bekleniyor. Ancak mahkemenin verdiği karar hakkındaki tartışmalar giderek yoğunlaşıyor. Biz de bu durumu Eski Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu ile konuştuk.

İŞİN ÖZÜ DARBEYE TEŞEBBÜS YAPILDI MI, YAPILMADI MI? GERİSİ TEFERRUAT

Balyoz davası çok önemli bir dava. Türkiye’de ilk defa sivil bir mahkemenin darbeyi mahkum etmesi durumu söz konusu. Öncelikle bu dava Türkiye açısından ne önem ifade ediyor? Ben sizden bunu öğrenmek istiyorum…
Türkiye için hayati öneme haiz olan bir dava. Türkiye ilk defa darbecilerle bu davada yüzleşti ve onları mahkum etti. Bu hukuk açısından da, siyaset açısından da, demokrasi açısından da büyük kazançtır.

Davayla ilgili pek çok tartışma söz konusu. Özellikle dijital deliller üzerinden yapılan tartışmalar söz konusu. Sizin takip ettiğiniz kadarıyla dava süreci nasıl işledi acaba? Mahkemenin birtakım hataları var mıydı? Böyle bir şey söz konusu muydu?
Mahkemenin hataları her zaman olabilir. Onlar problem değil. Burada problem şu, bu mahkeme çok kısa sürede sonuçlanmıştır. 1, 5 yıl gibi bir zamanda, 21 ay hiçbir şey değildir. 365 sanığı, 5 bin belgesi olan bir dava 1,5 yılda bitiyorsa, bu Türkiye hukuk tarihinde gene bir ilktir.
 
Burada asıl üzerinde durulması gereken nokta şudur, işin özünü gözden kaçırmak istiyorlar. İşin özü darbeye teşebbüs yapıldı mı, yapılmadı mı.  Gerisi teferruat. Teferruatla milletin kafasını karıştırmak istiyorlar, özünü unutturuyorlar.

Bu anlamda da Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün “Davanın özünde adaletli olduğuna inanıyorum” şeklinde birtakım açıklamaları var. Sanırım Hilmi Özkök de o süreci çok yakından bilen birisi olarak bu dava hakkında böyle bir görüş belirtiyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Elbette. Çünkü ben sanıklar hakkında o kadar üzülmüyorum. Niye derseniz? Bütün dünyanın gözü önünde yapılan bir duruşmada mahkeme heyeti diğer davalardaki gibi uluorta davranamaz. Mutlaka kılı kırk yararak davranır. Bu dava neredeyse gerçekten şeffaf yapıldı. Sanıklar veya vekilleri her türlü savunmayı yaptılar. Ha bazı deliller göz önüne alınmamış olabilir. Nedir bu deliller? Mesela bir delil vardır, adam öldürmüştür öldürdüğünü itiraf etmiştir, ondan sonra o öldürmedi diye başka bir delil getirirsin.  Bunu mahkeme elbette göz önüne almaz. Burada 5 bin sayfa belge var. Bu 5 bin sayfa belgenin diğerlerinden bahsedilmesi, sadece 3-5 tanesinden söz ediliyorsa diğer belgeler ne oldu diye sormak hakkıdır herkesin. Bu belgelerde eğer sanıkların suçluluğuna dair emareler, deliller varsa o zaman mahkeme elbette ki diğerlerini göz önüne almayabilir. Çünkü niye? 100 tane belge var, 90’ında bunların suçlu olduğu ortaya çıkıyor, 10’unda şüphe var. Şimdi şüphe olana mı bakarsın, kesin olana mı? Kesin olana bakarsın.

HUKUKA AYKIRI DAVRANANLAR SAVUNMA AVUKATLARI

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bu dava siyasi bir davadır” şeklinde bir açıklaması oldu. Özellikle muhalefetin tepkisini bu anlamda nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şimdi bu davanın siyasi bir tarafı elbette olacak. Belki dediği gibi siyasi bir dava da olabilir. Yani onu öncelikle Yargıtay’ın incelemesi ortaya koyacak. Ben hep şunu söylüyorum. Siyasi bir dava olarak biz neyi gördük, Yassıada Mahkemeleri’ni gördük. Yassıada Mahkemeleri’ni tarih affetmedi, millet affetmedi. Bu da öyle bir şeyse tarih de millet de bunları affetmeyecektir. Ama ben öyle bir şey olduğuna ihtimal vermiyorum. Çünkü artık 1960’ların Türkiye’sinin bünyesi değil ortam. Şu anda Türkiye’deki yargı bitse bile AİHM var. Dolayısıyla bunu yapabilmek biraz daha zor. Mahkemeler daha adil, daha tarafsız ve delillere dayanan kararlar vermek zorunda. Çünkü tersi olursa dünyada bu dava dolayısıyla Türkiye yalnızlığa itilir. Bunu göze alabileceklerini ben zannetmiyorum.

Sanık avukatlarının protestosu vardı, yaklaşık 2 ay yanlış hatırlamıyorsam mahkemeye girip çıkmadılar.  Yargıtay aşamasında bunu koz olarak kullanacakları ifade ediliyor.
Mahkeme onlara savunma yapmamaları için herhangi bir baskı mı uyguladı? Bunlar kendileri yapmadılar. Tam tersine hukuka aykırı davrananlar burada savunma avukatları.

Bu anlamda yorumlardan biri de şu; savunma avukatlarının ve sanıkların tavrı dolayısıyla mahkeme heyeti cezaları en üst limitten verdi. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?
Verebilir. Niye verebilir? Çünkü orada mahkemeye kanun bir takdir hakkı tanımış. 15 yıldan 20 yıla kadar demiş. Mahkeme de takdir hakkını kullanmış, 16 yıl verdiği de var, 18 yıl verdiği de var, 20 yıl verdiği de var. Yani mahkeme takdir hakkını kullandı diye hangi mahkeme, hangi karar sorgulanabilir? Böyle şey mi olur? Yani takdir hakkı niye konmuş o zaman?

TEMYİZ SÜRECİ BAZEN 2 YILDA, BAZEN 20-30 YIL SÜRER

Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün söylediği astlarla üstler arasında ayrım yapılmalıydı gibi bir yorumu oldu. Acaba böyle bir durum, astlarla üstler arasında bir ayrım yapılırsa, sözgelimi Yargıtay’dan ya da Anayasa Mahkemesi’nde bu isimler için karar bozulması sözkonusu olur mu?
O da dediğim gibi dosya kapsamıyla ortaya çıkacak. Onu bilemiyoruz. Ast, üstün verdiği emri uygulamayabilir ama bu sivilde böyledir, askerlikte böyle değildir yani bir teamül vardır. Dolayısıyla askeri davada görülseydi bunlar daha az ceza alırdı şeklindeki yaklaşım belki doğru olabilir. Ama bunu dosyayı bilmeden söylemek yanlış. Belki bir emir komuta ilişkisi yoktu, belki doğrudan doğruya onlar kendileri katıldılar. Bunu söyleyebilmek ancak Yargıtay’ın işi. Biz dışarıdan ancak kaba hatları biliyoruz, ana hatları bilmiyoruz.
Özellikle AİHM’in vereceği kararı çok önemsiyorum. AİHM, mahkemenin verdiği bu karar adil mi, değil mi kararını en tarafsız bir şekilde verecek mahkemedir.

Peki bu süreç ne kadar bir süre alabilir?
Hiç belli olmaz. Bazen 2 yılda biter, bazen 20-30 yıl sürer.

BALYOZCULAR ALDIKLARI CEZALARA RAĞMEN AFFEDİLEBİLİR
 
Süleyman Demirel’in bu dava ile ilgili olarak “Köprünün altından çok sular akar” şeklinde bir açıklaması oldu. Bunu nasıl yorumlamak gerekir?
Yani şöyle olabilir, bir af kanunu çıkar, bunlar aldıkları cezaları rağmen affedilebilir. O manada bir şey söylemiştir.

Peki siz ileride bir af kanunun çıkarılabileceğinin söz konusu olabileceğini düşünüyor musunuz?
Çıkar, mutlaka çıkar. Türkiye’de ortalama 7 yılda bir af kanunu çıkar.

Türkiye’de darbeler döneminin sona erdiğini düşünüyor musunuz bu davayla birlikte ya da Ergenokon, Balyoz süreçleriyle birlikte?
Elbette düşünüyorum. Çünkü darbeye teşebbüs edenler ve Kenan Evren gibi darbeyi gerçekleştirenler de yargı önüne çıktığına göre artık kimse darbeye kalkışmaz. Milletimize hayırlı olsun. İnşallah darbeler dönemi sona ermiştir.

on5yirmi5.com