Allah affetsin gülmeyi çok seviyoruz!

Karikatür
Abdullah Güner’in röportajı Bundan 5 yıl önce Konya’da bir fotokopi makinesini kullanarak yayın hayatına başlayan Çıt mizah dergisi bugün artık e-dergi olarak yayın hayatına devam edi...
EMOJİLE

Abdullah Güner’in röportajı

Bundan 5 yıl önce Konya’da bir fotokopi makinesini kullanarak yayın hayatına başlayan Çıt mizah dergisi bugün artık e-dergi olarak yayın hayatına devam ediyor. Bir yandan mizah yaparken diğer taraftan kendi sınırlarının dışına çıkmamayı prensip haline getiren Çıt ekibi "bizler iyi aile çocuklarıyız, sadece durduğumuz yerde duramıyoruz" diyorlar.

Çıt dergisi editörü Mustafa Çetinkaya’yla "Çıt dergisi ve mizah" üzerine konuştuk.

Çıt dergisinin hikayesinden bahseder misiniz kısaca? Çıt ne zaman ortaya çıktı? Ne zamandır bu dergiyi çıkartıyorsunuz?

Çıt dergisi fikrini bize ilk veren 2008-2009 yıllarında, bize Konya’da karikatür kursları düzenleyen, eski Ustura çizerlerinden Adem Mermerkaya’dır. Kendisinden 1 yıl kadar mizah, karikatür ve senaryo oluşturma üzerine dersler aldık. Teknik açıdan pek bir yere varmış sayılmazdık ama bir şeyler üretebiliyorduk aşağı yukarı.

 Kursa gidemediğim bir gün Adem hoca beni telefonla arayıp "dergi çıkarıyoruz Mustafa" demişti.  Çok heyecanlandım tabi. Her şey ayarlanmış ve bana müjde verilmiş sanıyordum.  Meğerse Adem hoca sadece fikri ortaya atmış. Bir anda bütün ekip kendimizi dergi telaşesinin içinde bulduk. Bir şeyler çizmeye, espri toplamaya, hikaye yazmaya çalışıyorduk. Çok fazla bir iddiamız yoktu ama aşağı yukarı söylemek istediğimizi söyleyebiliyorduk. 2009 yılının haziran sonuna doğru ilk sayımızı çıkardık. Konya’daki ilk mizah dergisini fotokopiyle çoğaltmış ve dağıtacak hale getirmiştik. O günden beridir 5 sayı bu şekilde fotokopi dergi olarak çıktık.

Dergimizin en önemli özelliği kafasına göre yeni sayı hazırlamasıydı. Bu sene baskı meşakkatini biraz olsun üzerimize atmak, masraf azaltmak ve de daha fazla kişiye ulaşmak adına e-dergi formatıyla yeniden okurlarımızla buluştuk. Önceki yıllara göre daha sistemli çalıştık, tembellik etmedik ve 1 yılda 4 sayı çıkarabildik. Tabi bunun yanı sıra internet ortamında günlük yayınlarımızla da destekledik. Şu an Çıt bu halde yani.

Çıt internet yayınına dönüştü yani. Matbu baskısı hiç olmuyor mu?
6. sayıdan itibaren kağıt baskısı olmuyor. Hatta bir sır vereyim: 5. sayıdan itibaren kağıt baskımız olmuyor. 5. sayıyı çıkardık fakat kimselere dağıtmadık. special edition kisvesi altında kendimize sakladık. Burdan tüm okurlarımıza özürlerimi yolluyorum. Sadece kapağı görebildi canlarım. 🙂

Mizah anlayışınızı açıklar mısınız?
Mizah anlayışımız Cafcaf’la benzeşiyor. Komik şeyler söylemeyi seviyoruz, Allah affetsin gülmeyi çok seviyoruz. Fakat sınırlarımız ve değerlerimiz var işte.

Mizahın eleştiren yönü vardır mesela. Onu kullanmaktan geri durmayız, fakat insafsız da davranmayız.  Bu tarz konularda sınırlarımız oluyor.  Bunun dışında herkes kendi hayatından bir şeyler yazdığı için böyle çok uç sınırlamalarımız olmuyor. Ekibimiz o konuda hassas. Çünkü hepsinde "bunu annem babam görse ne der?" düsturu var. Bizler iyi aile çocuklarıyız işte. Birazcık durduğumuz yerde durmuyoruz o kadar.

"CAFCAT’TAN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİK"
 
Peki Cafcaf’a benzemekle beraber ondan ayrılan yönünüz nedir? 
Cafcaf’tan bizi ayıran en önemli özellik yaş ortalamamız biraz daha düşük. Çıt’ın ekibi Cafcaf’a nazaran genç. Bununla birlikte her ne kadar tecrübe ortalamamız Cafcaf’tan düşük olsa da heves ve enerji konusunda Cafcaf’tan üstünüz. Dergimiz ilk günden beri beleşe eleman çalıştırıyor mesela. Heves ve enerjiyi bununla bile özetleyebilirim.

Ben kendi adıma söyleyeyim, Cafcaf’tan çok şey öğrendim. Cafcaf bana çok şey kattı. Biz de Cafcaf’a çok şey kattık. Mesela Emre Bilgiç, Elif Büşra Doğan Çıt’ta geçmişi olan isimlerdir. Bu konuda da insanları uyandırayım.

Karikatür konusunda çok yardım aldık Cafcaf’tan. Özellikle bizim mizah anlayışımızı doğru yere yönlendiren Cafcaf oldu. Piyasada kendi kafamıza uygun bir ‘yol gösteren’ yoktu. Cafcaf bize “karikatür nasıl okunur? görüşlerin uyuşmasa bile başka çizerlerden nasıl yararlanabilirsin?” gibi sinekten yağ çıkarma yöntemleri öğretti. Ayrıca Cafcaf bizi başından beri çok destekledi. Asım Gültekin birçok röportajında Cafcaf’a rakip çıksın istiyordu. Bakarsınız Asım Gültekin’in duası olur, düşeriz piyasaya…
 
Cafcaf’ta çizen çizerleriniz var mı?
Cafcaf’ta çizen eski çizerlerimiz var. Az önce de bahsettim kendilerinden Emre Bilgiç ve Elif Büşra Doğan. Belki ismini hatırlayan olur, Nisa Özaydın bir dönem Cafcaf’ta çizmişti. Nisa Cafcaf’tan evvel Çıt’ın çizeriydi. Sonra yine geçtiğimiz sayılarda Cafcaf’ta Çıt’ın Genel Yayın Yönetmeni Büşra Dür’ün çizgisi yayınlandı. Ben hala çizmeye devam ediyorum.

Yusuf Örs hakeza Cafcaf’ta köşesi yayınlanmaya başlayan arkadaşlarımızdan. Zamanla bu sayının artacağını düşünüyorum. Mesela dergimizin aktif yazarlarından Cemal Kabar yazdıklarını çizmeye adam arıyordu en son. İbrahim Türkuçar zaman zaman göz kırpıyor. Yeni çizerlerimizden Esra Yaka ise sosyal medyada epey tanınmaya başladı. Bu tür isim saymalarda bazı isimleri saymayınca kendimi suçlu gibi hissediyorum. O yüzden Pınar Ağırsoy, Rumeysa Öztürk, Şerife Leman Köybaşı, Merve Özgenli. Oley oley oley! Bunca coşkuya rağmen yine unuttuğum olmuştur. Hakkınızı helal edin arkadaşlar.

En sevilen çizerleriniz kim?
Şu sıralar en çok beğeniyi Esra Yaka ve Ülker Şamxalova alıyor. Cemal Kabar’ın esprilerini çizen çizerleri ise o sayının şanslısı olarak görüyorum. Çünkü epey ilgi görüyorlar.

"BAZEN ANLAŞILAMAMAK CANIMIZI SIKABİLİYOR"


 
Mizah yaparken belli sınırları koruyarak bir şeyler ortaya çıkarmanın zorlukları ya da sevindirici taraflarına değinebilir misiniz?
Belli sınırları korumak bazen yazdığımız senaryoyu, ördüğümüz kurguyu eksik bırakabiliyor. Ufak tefek eksiklikler tabi çok da sorun değil. Bu işte en zor kısım anlatmaya çalıştığın şeyi insanların ıskalaması. Müslüman bir kimliğimiz var. Namazla ilgili bir espri yapacak oluyoruz, anında kafir yaftası yiyoruz. Yani insanlar basit bir espriden gereksiz derin manalar çıkarabiliyorlar. Aksi de olabiliyor derin bir anlatımdan basit bir sonuç çıkarıyorlar. Her iki türlü de suçlu biz oluyoruz. Tesbihat yapan birini hızlı hızlı “süp süp süp…” çekerken resmetmek topluma ayna tutmakken; insanlar bunu dinle dalga geçmek olarak algılıyorlar. Bazen anlaşılamamak canımızı sıkabiliyor.

Bunun yanı sıra bu tarz bir hassasiyeti okura hissettirdiğimiz zaman çok olumlu tepkiler aldık. Mizahın böyle de yapılabileceğini gören ve bundan memnun kalan insanlar sağ olsunlar bu beğenilerini bize karşı dile getirdiler.

Bizim için önemli motivasyon kaynaklarındandır mutlu okuyucu.
 
Mizah insana ne katar? Ya da şöyle soralım: mizah bizde neyi değiştirir? Özellikle belli kaygılarla bu işe bakıyorsanız, belli incelikleriniz, hassasiyetleriniz varsa… mizahtan ne beklersiniz?
Günümüzde mesajı en sağlıklı taşıyan araçtır mizah. Özellikle gündem mizahı yaparken fikrini en hızlı ve en kolay karikatürle yayabilirsin. İnsanlar bir bakışta mevzuyu anlatan bir manzara görür ve fikir sahibi olur. Hem kolaydır da, sayfa sayfa yazı okumaktan daha kolaydır. Mizah yapana katkısı budur mizahın. Mesajını çok kolay verir. Mizah okuyucusuna katkısı ise anlamayı kolaylaştırmasıdır. Tabi doğru şeyleri anlayabilmek için iyi bir mizah okuyucusu olmak da şart. Bizim dergi içerisinde yaptığımız mizah daha çok gül-geç fazla düşünme mizahıdır. “Eheh” yapılır ve diğer kareye geçilir. Genç işidir yani. Fakat güncel yayınlarımızda ise biraz sert yaptığımız olur. Ortada gülünecek bir şey yoktur nihayetinde. Biz mizahtan değil de, mizah okuyucularından biraz kıvraklık bekliyoruz.

Mizahın bir çok şekli var. Yani yapılan mizahta illa güncel bir derdi irdelemek zorunda değilsiniz, illa düşündürmek zorunda değilsiniz. Sadece güldüren mizah da olur. Bunları da iyi bir mizah okuyucusu seçebilmeli. Komik taklalar atan bir kediye, “memura zam yapmıyorlar, memleket mahvoldu sen ise oyunda oynaştasın” denilmez. Komik taklalar atan bir kediye gülünür.
 
Bir karikatüriste en zor sorulabilecek soru şudur herhalde: Abi nasıl çiziyorsunuz bunu Allah aşkına? Nasıl karikatür çiziyorsunuz?
Valla çizim yaptığıma dair elimde olan en eski kaynak 1992 yılına ait. Küçük bir çocukken bile kağıt kalemle aram iyiymiş. Bir de annem bana civciv çizmesini öğretmeye kalkmış ondan daha iyi çizmişim falan bir sürü hikaye var. Bunlar işin birazcık sevimli tarafı tabi.

Karikatür çizmek ilgi, yetenek, pratik, taklit, yorumlama, gözlem yapma gibi bir sürü şeyden besleniyor. Çizim yeteneği doğuştan gelen bir yetenektir doğru. Ama aynı zamanda geliştirilebilen de bir beceridir. Çizimle yakından uzaktan alakası olmayan birinin çok güzel çizimler yaptığına da şahit oldum doğuştan yetenekli birinin günden güne köreldiğine de. Tembelliğe gelemiyor çizim işi. Bir şeyler ürettikçe de gözle görülür şekilde değişiyor. Bizim derginin en çalışkanı İbrahim Türkuçar’dır mesela. İbrahim’in ilk çizgileriyle şimdikiler arasında müthiş değişmeler gelişmeler var. Bence ufacık da olsa ilgisi olan biri geri adım atmasın. Ha olmuyorsa da olmadığını kabul etsin, onu da en baştan söyleyeyim. Çetrefilli iş, boş yere nazını çekmeye gerek yok.

"HERKES KOLAYCA ULAŞSIN DİYE E-DERGİYE GEÇİŞ YAPTIK"
 
Tekrar dergiye dönersek, dergi matbu olarak çıkarken e-dergiye dönüşmenizin sebebi neydi?
Dergi matbu olarak çıkarken fotokopiyle çoğaltıyorduk ve 500 tane basıyorduk. Fotokopi olduğu için çok fazla bir masrafı olmuyordu. Bir önceki sayıdan tek tük satabildiklerimizden alabilirsek aldığımız reklam paralarından bir şekilde baskı parasını denkleştiriyorduk. Cebimizden para çıkmıyordu yani üstesinden geliyorduk. E-dergi’ye yönelmemizin birinci sebebi Konya dışından da dergimize talep oluyordu, göndermek ayrı sıkıntı, orada dağılması ayrı sıkıntıydı. Dergiye ulaşmak isteyen herkes kolayca ulaşsın diye e-dergiye geçiş yaptık. Dergiyi artık renkli yayınlayabiliyoruz ve 4 bin 5 bin kadar okunuyoruz.

Peki, internette masrafsız mı oluyor bu iş?
Evet. Ücretsiz yayın paylaşabildiğimiz bir platform var. İşin içinde sadece el emeğimiz var. Bilgisayarda dergiyi hazırlıyoruz ve internete yüklüyoruz.
 
Çıt dergisi ekibi bundan sonra neler yapmayı planlıyor? Hedefinizde ne var?
Dergi olarak ortak hayallerimizden biri tekrar matbu haline dönebilmek. Tabii resmi bir şekilde. Bayide satılan bir dergi olmak istiyoruz. Mürekkep kokusunu ve kağıt evirip çevirmeyi özledik.

Yakın zaman için geçerli şahsi hayalim ise, dergiye reklam vermek isteyen insanların çıkması. Çünkü ekibime az da olsa bir telif verebilmek istiyorum. Gönüllü ve ücretsiz iş üretmeleri hayranlık duyulacak cinsten. Hiç olmadı içeceğimiz çayın parasını, Çıt’tan kazanacağımız gün bir an önce gelsin istiyorum. Çok bir şey sayılmaz ama inanıyorum ki yemesi en zevkli para Çıt parası olacaktır, buna inancım sonsuz 🙂

Derginin en son sayısı da şuradan okunabilir:   http://issuu.com/citdergisi/docs/cit-ramazan-ozel

ÇIT Dergisi Sosyal Medya:
Facebook : facebook.com/citdergisi
Tiwitter: twitter.com/cekirdek .

On5yirmi5.com