Film aklı ve vicdanı olanlara hitap ediyor

Filmler
Kurtlar Vadisi Filistin ve Muro’nun yönetmeni Zübeyr Şaşmaz, sadece yönetmen olarak değil, senarist ve yapımcı olarak da imza attığı, bu hafta vizyona giren Açlığa Doymak’ta, biri hırsının...
EMOJİLE

Kurtlar Vadisi Filistin ve Muro’nun yönetmeni Zübeyr Şaşmaz, sadece yönetmen olarak değil, senarist ve yapımcı olarak da imza attığı, bu hafta vizyona giren Açlığa Doymak’ta, biri hırsının, biri kaderin, biri de sistem kurbanı üç kişinin açlıkla imtihanını anlatıyor

Şaşmaz kardeşlerin en küçüğü Zübeyr Şaşmaz. Kurtlar Vadisi fırtınası başladığı sırada henüz 22 yaşında bir üniversite öğrencisiydi. İşletme okuyordu ama abileri Raci ve Necati’nin Kurtlar Vadisi dizisi onu da etkisi altına almıştı. Belki de bu nedenle Bilgi Üniversitesi’nde, sinema bölümünden 15’e yakın ders aldı. Bir yandan da Pana Film’in işlerine destek vermeye başladı. Yürütücü yapımcılıktan yönetmenliğe terfi ettiği film, dünyada da büyük yankı uyandıran Kurtlar Vadisi Filistin oldu. Sonra Muro filmini yönetti. Ama bu söyleşiden de anladığım kadarıyla onun yapmak istediği film biraz daha farklıydı. Senaryo eğitimi aldığı için önce kafasındaki filmin senaryosunu yazdı. Ve bu yaz hayalindeki filmi çekti. Zübeyr Şaşmaz, kendi adının baş harflerini taşıyan ZS yapım şirketinden çıkan filmi için bir hayli heyecanlı. Açlığa Doymak isimli filminde üç ayrı karakterin açlıkla imtihanı anlatılıyor. Bu karakterlerden birinin ölüm orucuna yatmış olması, basının hayli ilgisini çekti. Bu karaktere Hazar Ergüçlü hayat veriyor. Filmin diğer oyuncuları Mete Horozoğlu, Ali Sürmeli, Didem Balçın. Zübeyr Şaşmaz’la yeni filmini ve açlığa bakışını konuştuk

– Bu filmin fikri nereden çıktı?
– 2009 yılında fikir oluşmaya başladı, 2011’in ortalarında yazmaya başladım. Biraz uzun sürüyor yazmam. Daha önce yazdığım Kök ve Dal diye bir iş vardı, onu bir yılda bitirdim. Bunu altı ay gibi bir sürede yazdım. Kaotik yapılı bir film. Anlatım tarzı olarak kaotik yapılı filmleri seviyorum.

HIRS ÖLÜME GÖTÜRÜR
– Açlık teması nasıl ortaya çıktı?
– İnsanın en temel ihtiyaçları, barınmak ve kendini doyurmaktır. Bunu sorgulamaya başlarken çıktı. Açlığın ne olduğunu sorguladığım noktada, insanın o ihtiyaçtan vazgeçtiğinde nelerle karşılaştığını görme çabasıydı.

– Geçmiş dönemdeki ölüm oruçlarından etkilendiğini söylemişsiniz bir açıklamanızda…
– Evet, 1996 ve 2000 yıllarındaki ölüm oruçlarından etkilendim. Vicdanı olan her insanın etkilenmesi doğal diye düşünüyorum.

– Yakın zamanda yaşanan açlık grevleriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
– Biz filmde bir genç kızın dramı üzerinden insani bir bakışla ölüm oruçlarını anlatıyoruz.

– Sizin filminizde üç ayrı durum var…
– Üç ayrı kurbanın hikayesini anlatıyoruz aslında. Sena karakterinin sistem kurbanı olma durumu var. Sıradan bir tıp öğrencisiyken, gözaltındaki abisini bulmaya çalışıyor. Abisinin bir faili meçhul kurbanı olduğunu öğrendikten sonraki hapse girip ölüm orucuna başlıyor. Bir yandan filmle vicdan duygusunu da sorgulamak istiyoruz. Burcu karakteri, kendi hırsının kurbanı. Sevgilisinden ayrıldıktan sonra kilo alıyor, o kiloyu vermeye çalışıyor, ama başarısız oluyor. Kendine hakim olamıyor. Sevgiliden ayrıldıktan sonra yeni bir kişi yaratma hikayesi. Eyüp karakteri ise kader kurbanı. Çalıştığı gazeteden atıldıktan sonra, ailesini de kaybediyor. Karısını ve çocuklarını kaybettiğinde dinsel olarak çok farklı bir noktadayken, para için ve öç alma amaçlı neler yaptığını gösteriyoruz. Öç almaya çalışırken, suçlu hale gelmeye başlıyor. Eyüp karakteri Suç ve Ceza’daki Raskolnikov’u andırıyor. İdeolojiye de sığınabilirsiniz, dine de sığınabilirsiniz. Sığındığınız şey kendi hırsınızsa eğer, o sizi ölüme kadar götürür.

Röportajın devamını okumak için tıklayınız…

Sabah