Kırklareli Hakkında Genel Bilgiler

Türkiye'nin İlleri
Kırklareli hakkında bilgiler; İklim Istranca Dağlarının kuzeyindeki Karadeniz kıyılarında Karadeniz iklimi, Istranca Dağlarının güneyinde Ergene bölgesinde kara iklimi hüküm sürer. Kıyıda yazlar serin...
EMOJİLE

Kırklareli hakkında bilgiler;

İklim

Istranca Dağlarının kuzeyindeki Karadeniz kıyılarında Karadeniz iklimi, Istranca Dağlarının güneyinde Ergene bölgesinde kara iklimi hüküm sürer.

Kıyıda yazlar serin kışlar ılık geçerken, Ergene Havzasında yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlı geçer. Isı farkı seneden seneye değişir. Bâzı seneler kışlar Orta Anadolu’dan daha sıcak geçer. Bunun sebebi Orta Avrupa’nın kara iklimi ile Karadeniz, Akdeniz ve Marmara iklimlerinin karışmasıdır. Senelik yağış ortalaması 578 mm’dir. Bazı kışlar Doğu Anadolu’dan da soğuk geçer.

-Türkiye’nin İlleri Hakkında Genel Bilgiler Tam Liste-


Bitki Örtüsü

Kırklareli topraklarının % 57’si orman ve fundalıklarla, % 35’i ekili ve dikili alanlarla, % 7’si çayır ve mer’alarla ve % 1’den biraz fazlası tarıma elverişsiz alanlarla kaplıdır. Kırklareli bitki örtüsü ve orman bakımından zengin sayılır. Istranca Dağları ormanlarla kaplıdır. Karadeniz bölgesinde ormanlar koru hâlindedir. Ormanlarda meşe, dişbudak, karaağaç, gürgen, kızılağaç, söğüt, kavak ve yaprak döken ağaçlar vardır.


Istrancalar

Flora

Kırklareli ili sınırları dâhilinde 113 familyaya ait 581 cins, 1581 tür, 363 alttür, 124 varyete olmak üzere toplam 1669 doğal veya doğallaşmış takson bulunmaktadır. Ayrıca yapılan bu çalışmada bölgede yaygın olarak bahçe veya tarlalarda üretimi yapılan kültür bitkileri, süs amacıyla kullanılan taksonun kültür amacıyla kullanıldığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte kültür bitkileri de dâhil olmak üzere Kırklareli’nde bulunan toplam damarlı bitki taksonu sayısı 1772 olarak tespit edilmiştir Harita D.8- Kırklareli ili özellikli alanlarının ve EUNIS habitat tiplerinin alansal gösterimi.

Kırklareli’nde 30 endemik bitki ve IUCN kategorilerine göre değişik tehlike kategorilerinde yer alan 200 nadir tür bulunmaktadır. CITES’in resmi internet sitesinde yer alan (http://www.cites.org/eng/app/appendices.php#hash4) 25 Kasım 2013 tarihinden itibaren geçerli olan Ek listelerde yer alan Türkiye türleri tablolarda belirtilmiştir. Buna göre bölgede bulunan Galanthus, Cyclamen cinsleri ile Orchidaceae familyasına ait 35 tür bu listelerde yer 97 almaktadır. Bern Sözleşmesi Ek Liste I’de yer alan korunması gereken tür sayısı ise 14’dür. Nadir ve endemik taksonların IUCN, CITES ve Bern sözleşmesine göre dağılımı verilmiştir.


Fauna

Kırklareli, doğal yapısı ve göç yolu üzerinde olması nedeniyle değişik hayvan türlerinin yaşamasına imkan vermektedir. Vize Kazan Dere ve Pabuç Derenin kaynak kesimleri önemli alabalık yaşam alanı, İğneada ve Kastros arasında kayalık alanlar ile su altı mağaralarının bulunduğu alanlar ise türü tükenmekte olan Akdeniz Foku yaşam alanıdır. Bu tür nadir hayvanların seyredilmesi, bilimsel araştırmalar yönünden İlimizi cazip hale getirmektedir. Başta İğneada Longozları Sulak Alanı olmak üzere, Dupnisa Mağarası Sulak Alanı, Kasatura Körfezi Tabiatı Koruma Alanı, Karahıdır Korusu, Kanara Deresi, Sakızköy Korusu, Kavaklı Korusu, İnce Koru, Karahıdır Korusu, Balkaya, Ergene, Mert Gölünde çeşitli canlı türleri görmek mümkündür. İlimizdeki yaban hayatının zenginleştirilmesi amacıyla, 2012 yılında Vize İlçesi Doğanca, Topçuköy, Develi, Çavuşköy, Pazarlı ve Doğanca Köyleri bölgelerine 950 adet sülün yerleştirilmiştir.

İğneada ve çevresinde; Memeliler (Yaban Kedisi, Yaban Domuzu, Karaca, Kır Tavşanı, Yaban Tavşanı, Ağaç sansarı, Porsuk, Kurt, Karaca, Tilki, Su Samuru, Sarı Boyunlu Orman Faresi, Gelincik, Büyükkulaklı Yarasa, Alacalı Kokarca), Sürüngenler (Trakya Tosbaağası, Pürtükle Semender, Oluklu Kertenkele, Engerek yılanı, Küpeli Su Yılanı), Kuşlar (Akkuyruklu Kartal, Yeşil Ağaçkakan, Baykuş, Gri balıkçıl, Guguk Kuşu, Yalı Çapkını, Kara Leylek, İbibik) Balıklar (Alabalık, Gümüş balığı, Kefal) yaşadığı tespit edilmiştir.

Kasatura Körfezi Tabiatı Koruma Alanında; Karaca, Yaban Domuzu, Kurt, Çakal, Sansar, Tilki, Porsuk, Tavşan yaşamaktadır.

Dupnisa Mağarası Sulak Alanında; 11 yarasa türü ile 184 mağara omurgasızının yaşaması önemli bir yer altı habitatının olduğunu göstermektedir.


Ekonomik Yapı

Kırklareli’nin ekonomisi tarıma dayanır. Orman varlığı zengin, dağları ormanlarla kaplı olup, geniş Ergene Ovası ise çok bereketlidir. Sanâyi ise hızla gelişmektedir.

Tarım: Faal nüfusun % 70’i tarım, hayvancılık, balıkçılık, ormancılık ve avcılıkla uğraşır. Başlıca tarım ürünleri buğday, yulaf, mısır, fasulye, şekerpancarı, ayçiçeği ve kozadır.

Sebze ve meyvecilik ileridir. Lahana, pırasa, taze fasulye, soğan, sarmısak, biber ve domates yetiştirilen başlıca sebze ürünleridir. Yetişen meyveler erik, elma, armut, şeftali ve kirazdır. Tarımda sulama, gübreleme, ilâçlama ve modern tarım araçlarını kullanma yaygındır. Kirazı ve çavdarı meşhurdur. Ayçiçeği bol yetişir.

Hayvancılık: Bu ilde hayvancılık ikinci derecede bir geçim vâsıtasıdır. Sâdece Vize ve Pınarhisar’a bağlı 10 civârında orman ve dağ köyünün birinci derecede geçimi hayvancılıktır. Sığır, koyun, kılkeçisi beslenir. Arıcılık gelişmektedir.

Ormancılık: Kırklareli orman varlığı bakımından oldukça zengindir. 300 bin hektara yakın orman ve 85 bin hektara yakın fundalık alanı vardır. Ormanların çoğunluğu merkez ilçe, Vize ve Demirköy sınırları içindedir. Karadeniz’e paralel olarak uzanan Istranca Dağlarının üzeri ormanlarla kaplıdır. Her sene 500 bin ster yakacak odunu ile 350 bin m3 sanâyi odunu istihsal edilir.

Mâdenleri: Kırklareli yeraltı kaynakları (mâdenler) bakımından da oldukça zengindir. Zengin tabiî gaz, yakın gelecekte bu bölgenin bir sanâyi merkezi hâline gelmesine sebep olacaktır. Hâlen Pınarhisar Çimento Fabrikasının enerji ihtiyacı tabiî gazla karşılanmaktadır. Türkiye’nin tabiî gazla çalışan ilk enerji santralı bu bölgede kurulmaktadır. Bu bölgede çıkan kalker ve dolamit, Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları tarafından değerlendirilmektedir. Merkez ilçede mermer ve kuvars mâdeni ile Vize ilçesinde düşük kalorili linyit yatakları vardır.

Lüleburgaz’ın Hamidabad ve Babaeski’nin Kumrular köyünde üç bin metre derinlikte tabiî gaz bulunmuştur. Osmancık-1 kuyusundan petrol çıkarılmıştır. Kırklareli-Babaeski-Lüleburgaz ve Pınarhisar dörtgeni içinde 10 bin hektarlık sahada petrol ve tabiî gaz sondajları yapılmaktadır.

Enerji: Türkiye’de ilk defa tabiî gazdan yılda 3 milyar 600 milyon kilowat-saat elektrik enerjisi üretecek olanLüleburgaz Tatarköy’deki Trakya Tabiî Gaz Santralının temeli atılmış olup, en kısa zamanda devreye girecektir. Bu bölge tabiî gaz bakımından oldukça zengindir. Halen 30 kuyu faaliyet hâlindedir. Tabiî gaz tesislerinin bulunduğu Hamidabad bölgesinde görünürde 13, muhtemel olarak 80 milyar m3 tabiî gaz bulunduğu tespit edilmiştir. Mevcut olan rezerv santralın 20 senelik ihtiyacını karşılayacak durumdadır. 1 m3 gazdan 5 kilowatsaat elektrik enerjisi üretilmektedir.

Trakya ve Kırklareli Cam Sanâyiine günde 100 bin m3 tabiî gaz verilerek bu fabrikanın enerjisi tabiî gazla temin edilmektedir.

Tabiî gaz kömürden daha temiz bir enerji vâsıtasıdır. Kurulan santral senede 750 milyon m3 tabiî gaz harcayacaktır. Bu santral senede Keban Barajının yarısı kadar elektrik üretecektir. Trakya ve Marmara bölgesinin elektrik ihtiyâcını karşılayacaktır.

Sanâyi: Faal nüfûsun % 5’i sanâyi ile uğraşır, fakat sanâyi geliri tarım gelirinin yarısını geçer. Başlıca sanâyi kuruluşları: 1926’da üretime geçen Alpullu Şeker Fabrikası Türkiye’nin ilk şeker fabrikasıdır. 1958’de kurulan Pınarhisar Çimento Fabrikası, Babaeski ve Lüleburgaz’da yağ ve un fabrikaları, Pınarhisar Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş.nin kuruluşları, Babaeski Nafis Yürekli Kanalet Fabrikası, Lüleburgaz Aktaş Toprak Sanâyii, Lüleburgaz Trakya Döküm Sanâyii, otomatik sigorta üreten Tetsan A.Ş., Çivi Fabrikası, ölçü âletleri yapan Ölçüsan A.Ş., kereste ve mobilya fabrikaları ile teneke kutu îmâl eden üç fabrika.

Ulaşım: Kırklareli’ne ulaşım kara, demir ve deniz yolu ile yapılır. Milletlerarası E-5 karayolunun 50 km’lik bir kısmı Kırklareli il sınırları içinden geçer. Bu yola paralel olarak uzanan Kırklareli-Pınarhisar-Vize-Saray yolu ile Lüleburgaz-Pınarhisar-Demirköy-İğneada yolu kesişir. Böylece Karadeniz kıyısı ile irtibat sağlanır. İlde kaliteli 500 kilometreye yakın yol vardır. Avrupa’dan gelen demiryolu Edirne’yi geçtikten sonra Pehlivanköy’de Kırklareli il sınırlarına girer. Alpullu-Türkgeldi. Büyükkarıştıran’dan sonra Tekirdağ ve İstanbul’a ulaşır. Bu hattan ayrılan bir kol Babaeski ve Kırklareli’ye bağlanır. Hergün İstanbul-Kırklareli arasında tren seferleri vardır. İlin Karadeniz’de 50 km’lik kıyısı olmasına rağmen, önemli limanı yoktur. İğneada’da liman ve Kıyıköy’de iskele vardır.


Kırklareli İlçeleri

Merkez : Kırklareli merkezinin 23 mahalle, 4 belde ve 41 köyü bulunmaktadır. 2011yılı adrese dayalı nüfus sayımına göre toplam nüfusu 87.798 olup, bunun 66.226’sı şehir merkezinde 21.572’si de köy ve beldelerde yaşamaktadır. Beldeler; İnece (2.046 kişi), Kavaklı (3.445 kişi), Üsküp (2.772 kişi) dir. Yüzölçümü 1.604 km2, denizden yüksekliği 203 m.dir. Merkez’de karasal iklim hakim olup, buna bağlı olarak yazlar sıcak, kışlar ise soğuk ve zaman zaman karlı geçmektedir. Yaz ve kış mevsimleri arasında sıcaklık farkı yüksektir. Kırklareli’nin ekonomisi genelde tarıma dayanmaktadır. Ancak son yıllarda İstanbul sanayisinin Trakya’ya yönelmesi neticesinde, yörede önemli sanayi tesisleri faaliyete geçmiş bulunmaktadır.

Pınarhisar : Kırklareli’nin doğusunda yer alan İlçe, İl merkezine 30 km mesafede bulunmaktadır. Pınarhisar, 1368 yılında I.Sultan Murat yönetiminde, Gazi Mihal tarafından Bizanslılar’dan alınmıştır. 1877-78 yıllarında çıkan Osmanlı-Rus savaşında işgale uğrayan yerler arasında Pınarhisar da vardır. Balkan Savaşının büyük bir bölümü Pınarhisar bölgesinde geçmiş ve 1912 yılında Bulgarlar burayı işgal etmiştir. Büyük bir vahşetin yaşandığı işgal dönemi 21 Temmuz 1913’ de, Pınarhisar’ın geri alınması ile son bulmuştur. I. Dünya Harbinden sonra, 25 temmuz 1920 de bu kez Yunanlılar Pınarhisar’ı işgal etti. 8 Kasım 1922 tarihinde düşmandan geri alınan Pınarhisar, Kırklareli’ne bağlı bir bucak iken, 1911 yılında ilçe olmuş, ancak 1915 tarihinde tekrar bucak haline getirilmiştir. Pınarhisar daha sonra 1953 yılında yeniden ilçe statüsüne kavuşmuştur. İlçe’nin yüzölçümü 581 km2, denizden yüksekliği 192 m.dir. Yazları kurak ve sıcak, kışları ise yağışlı ve soğuktur. Yıllık yağış oranı 792 kg ’dır. İlçe’nin kuzey kesimleri 500-600 metreyi bulan tepeler ve kayalıklarla şekillenmiştir. Yer yer ormanlık alan mevcut olup, İlçe’ye bağlı 3 belediye, 13 köy ve ilçe merkezinde 4 mahalle bulunmaktadır. 2011yılı adrese dayalı nüfus sayımına göre toplam nüfusu 19.699 olarak belirlenmiş olup bunun 10.789’u İlçe merkezinde, 8.910’sı da belde ve köylerinde bulunmaktadır Beldeleri Kaynarca (2.804 kişi), Yenice (1.430 kişi) dir.

Vize : Vize; eski Kırklareli – İstanbul yolu üzerinde bulunmakta olup, Tekirdağ’ın Saray İlçesi ile İstanbul’a sınır komşusudur. 1368 yılında Türkler’in eline geçen Vize, 1912 yılında yapılan Balkan Savaşı’nda Bulgarlar’ın, 10 Ağustos 1920 tarihinde yapılan Sevr Antlaşması ile de Yunanlılar’ın eline geçti. Kurtuluş Savaşı’nı müteakip 01 Kasım 1922 yılında kurtarılan Vize, 1923 yılında ilçe ve belediye olarak teşkilatlandırılmıştır. Vize Yıldız Dağları’nın Ergene Ovası’na birleştiği yerde kurulmuş olup, yüzölçümü 1.119 km2dir. Deniz seviyesinden yüksekliği 180 metre olan İlçe’nin 2011yılı adrese dayalı nüfus sayımına göre toplam nüfusu 28.611 olup, bunun 12.317’i ilçe merkezinde, 16.294’i ise belde ve köylerde yaşamaktadır. İlçe’de 23 köy, 1’i ilçe merkezi olmak üzere 4 belediye, toplam 27 yerleşim merkezi bulunmaktadır. Beldeleri Çakıllı (2.282 kişi), Kıyıköy (2.041 kişi), Sergen (1.601 kişi) dir.

Pehlivanköy : D.100 karayoluna 20, İl merkezine 62 km mesafede bulunan Pehlivanköy İlçesi’nin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Türkler’in Rumeli’ye geçişi ile birlikte, yörenin Osmanlı topraklarına katılması sonrasında iskanın hızlandığı anlaşılmaktadır. İlçe merkezi ve bağlı köylerde oturan halk, genel olarak 93 Harbi denilen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında, Balkanlar’dan göçmen olarak gelip yerleşmişlerdir. 1958 yılında ilçe statüsüne kavuşan Pehlivanköy, engebesiz ve düz bir arazi üzerine kurulmuştur. Deniz seviyesinden yüksekliği 25 m olup, yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlıdır. 2011yılı adrese dayalı nüfus sayımına göre toplam nüfusu 4.308 olup, bunun 1.949’u ilçe merkezinde, 2.359’u da köylerinde yaşamaktadır. İlçee’nin 8 köyü bulunmakta beldesi bulunmamaktadır.

Demirköy : Kırklareli’nin Karadeniz sınırında bulunan Demirköy İlçesi İl merkezine 74 km. mesafededir. 1369 yılından önce Bizans hakimiyetinde olan Demirköy, Sultan I. Murat Hüdavendigar zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1914 yılına kadar Vesilhos Şehrine bağlı Samokofçuk isimli nahiye merkezi iken, Balkan Savaşı sırasında Vesilhos’un Bulgaristan’da kalması üzerine ilçe merkezi haline getirilmiş ve adı “Demirköy” olarak değiştirilmiştir. 27 Temmuz 1920 tarihinde Yunan işgaline uğrayan İlçe, 11 Kasım 1922 de kurtarılmıştır. Yüzölçümü 945 km2, rakımı 300 m. olan İlçe’nin genel bitki örtüsü ormanlıktır. Orman ağaçları başta meşe ve kayın olmak üzere çeşitlilik göstermektedir. İlçe Karadeniz ikliminin etkisinde olmasına rağmen, yazları sıcak ve kuraktır. Yıllık ortalama 1000 mm3 olan yağışlar bahar ve kış aylarında daha çok görülür. 2011yılı adrese dayalı nüfus sayımına göre Demirköy’ün nüfusu 8.750’dir. Bu nüfusun 3.768’i ilçe merkezinde, 2.117’i İğneada Beldesinde ve 4.982’ si de köylerde yaşamakta olup, toplam 15 köyü bulunmaktadır. Demirköy ilçesinde 1 adet belde bulunmaktadır. O da İğneada Beldesi’dir.

Kofçaz : Kırklareli’nin kuzeyinde, İl merkezine 26 km. mesafededir. Kofçaz, Istranca (Yıldız) Dağları’nın eteklerine yerleşmiş, ormanlık alanların ortasında yeralmaktadır. 1369 yılında Osmanlı topraklarına katılan İlçe’nin, ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde “Keşirlik” adıyla nahiye merkezi olarak idari taksimatta yerini almış ve 1959 yılında da Kofçaz adıyla ilçe olmuştur. Kofçaz, merkez Belediyesi ile bağlı 16 köyü ve 2 mahallesi bulunmaktadır. Genel olarak dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahip olan İlçe’nin yüzölçümü 471.500 dekar olup, rakımı 640 m.dir. İlçe arazisinden doğan dereler birleşerek Kayalı Barajını beslemektedir. Tipik karasal iklim hakimdir. Kışlar soğuk ve yağışlı, yazlar ise sıcak ve esintilidir. 2011yılı adrese dayalı nüfus sayımına göre toplam nüfusu 3.001 dır. İlçe merkezi 886, köyleri toplamı da 2.115’ dir. iş imkanlarının yetersizliği nedeniyle sürekli göç vermektedir. Belde bulunmamaktadır.

Lüleburgaz : Lüleburgaz 1361 yılında, Sultan I.Murat tarafından ele geçirilerek, Osmanlı topraklarına katılmıştır. 29 Ekim l9l2 tarihinde Bulgarlar, I.Dünya Savaşı sonrasında önce Fransızlar, daha sonra Yunanlılar tarafından işgal edilen Lüleburgaz, 8 Kasım l922’de düşman işgalinden kurtarılmıştır. 2011yılı adrese dayalı nüfus sayımına göre toplam nüfusu 136.783 olup, bunun 103.723’ü İlçe merkezinde, 33.060’ü ise belde ve köylerinde yaşamaktadır. 30 köyü, 1’i ilçe merkezi ve 5 belde olmak üzere toplam 36 yerleşim merkezi bulunmaktadır. Beldeler Ahmetbey (4.212 kişi), Büyükkarıştıran (5.756 kişi), Evrensekiz (2.904 kişi), Kırıkköy (1.877 kişi), Sakızköy (1.420 kişi) dir. Düz ve verimli topraklar üzerinde yer alan İlçe’nin yüzölçümü 98.400 Ha. olup, arazisi Ergene ve kolları ile sulanmaktadır. İklimi genellikle yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlı geçer.

Babaeski : D.100 karayolu üzerinde ve İl merkezine 37 km mesafede bulunan Babaeski, 1362 yılında I. Murat zamanında Bizanslılar’dan teslim alınmıştır. İsmi önceleri Baba-i Atik iken, Fatih Sultan Mehmet’in ilçeyi ziyaretinden sonra, Babaeski ismiyle anılmaya başlandığı rivayet edilmektedir. 1919 yılında Yunanlılar tarafından işgal edilen Babaeski, 9 Kasım 1922 tarihinde kurtarılmış ve 1924 yılında ilçe olmuştur. Oldukça düz bir arazide yer alan ve yüzölçümü 65.200 hektar olan İlçe’nin akarsularını Ergene ve kolları oluşturmaktadır. İkilimi ılıman kara iklimidir. 2011yılı adrese dayalı nüfus sayımına göre toplam ilçe nüfusu 51.249 olup, bu nüfusun 29.342’u ilçe merkezinde, 21.907’sı ise belde ve köylerde yaşamaktadır. İlçe’de 31 köy, birisi ilçe merkezi olmak üzere 5 belediye ve toplam 36 yerleşim merkezi bulunmaktadır. Beldeler Alpullu (2.577 kişi), Büyükmandıra (3.688 kişi), Karahalil (2,282 kişi), Sinanlı (1.489 kişi) dir.

Kıyıköy Aya Nikola Manastırı

Kırklareli Ulaşımı

Denizyolu : Kırklareli Demirköy ilçesi Kıyı köy ve İğne ada Kasabaları, Karadeniz kıyısında bulunmakta, doğası, kumsalı, denizi, limanı, ormanı ve gölleri ile görenleri büyüleyecek güzellikleri barındırmaktadır. Bu bölgeye deniz seferleri bulunmamakta, ancak özel deniz araçlarıyla ulaşım mümkün olabilmektedir.

Demiryolu : İstanbul-Edirne demiryolu; İl sınırlarımıza Lüleburgaz İlçemizden girer, Babaeski İlçemizden devam ederek Pehlivanköy İlçemizden İl sınırlarımızı geride bırakır ve Edirne İl sınırları içerisine girer. Ayrıca İstanbul-Edirne demiryolundan Büyükmandıra Kasabasından ayrılan bir demiryolu da Kırklareli İl merkezine kadar gelmektedir. Ancak bu yol 1970’li yıllara kadar yolcu taşımacılığında kullanılmakta iken, bu gün yolcu taşımacılığında kullanılmamaktadır.

Karayolu : Kırklareli‘nden karayoluyla İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Antalya gibi büyük şehirlere her gün otobüs seferleri mevcuttur. Ayrıca 7 İlçeye de minibüs seferleri bulunmaktadır. Kırklareli’nin Bulgaristan’a açılan Dereköy Sınır kapısın İl sınırları içerisinde olup, bu ülkeye ulaşım da kara yolu ile gerçekleştirilmektedir.

Kırklareli Yeryüzü Şekilleri ve Bilgileri

Dupnisa Mağarası : [Mağara] ,

Şeytan Dere (Babaeski Deresi) : [Nehir] ,

Lüleburgaz Deresi : [Nehir] ,

Soğucak Deresi : [Nehir] ,

Istranca Dağları : [Dağ] ,

Teke Deresi : [Nehir] ,

Ergene Nehri : [Nehir] ,

Karadeniz Sahili ve Longozlar

Kırklareli tarihçesi

Bilimsel kazı ve araştırmalar tam olarak yapılmadığından, Kırklareli’nin özellikle yazılı tarih öncesi dönemlerini henüz gün ışığına çıkarılamamıştır. Yapılan arkeolojik kazılar sonucu elde edilen bulgulardan, Trakya Kültürünün EGE ve BALKAN Kültürleri ile ilişki içinde olduğu anlaşılmıştır. Kırklareli’nde yapılan araştırmalarda bulunan Aşağıpınar Höyüğü, Kırklareli’nin yerleşme tarihinin Neolitik (İ.Ö. 5800-4800) Döneme rastladığını göstermektedir. Demir Çağının ortalarına doğru (1200-600) Trakya, Anadolu ve Ege’de gelişen uygarlıkların etki alanına girmiş, ilk Trak yerleşmeleri ve bunlarla birlikte tümülüs adı verilen büyük yığma tepeler (anıt mezarlar) görülmeye başlanmıştır. Bu dönemden itibaren Trak Boylan bugünkü Trakya’ya yerleşmiş ve bölgeye adlarını vermişlerdir.

Trakya’ya yerleşen Trak’lar çeşitli kavimlerin akınlarına uğramış; İ.Ö. 513’te Pers İmparatoru DAREİOS İstanbul Boğazından geçerek Kırklareli (PINARHİSAR) üzerinden Tuna Bölgesine ilerlemeye başlamış ve böylece PERS’ler TRAKYA’yı ve KARADENİZ’in batı kesimlerini ele geçirmişlerdir. Persler Trakya’nın batısında bulunan Yunanlılarla uğraşırken, Perslerin bu baskısından kurtulmak isteyen Doğu Trakya’daki Trak Oymaklarından ODRİS OYMAĞI, diğer oymaklarla birleşerek küçük bir devlet kurmayı başarmışlardır. (İ.Ö.V.yy.) ODRİS’lerin kurdukları bu devletin başına TERES geçmiştir. Daha sonra Makedonya Kralı İkinci Filip Trakya’ya saldırakak ODRİS Devletine son vermiş, İ.Ö. 350 yılında Trakya Makedonya’ya bağlanmıştır.

Kırklareli’nin Karadeniz kıyısında ASTAİLER siyasi bir ağırlık kazanarak Bizye’yi (Vize) başkent yapmışlar, ancak İ.Ö. 280 yıllarında GALAT’ların (KELT’lerin) saldırısına uğramalarına rağmen varlıklarını sürdürmeyi başarmışlardır. Romalılar tarafından Kırklareli yöresi ve Marmara kıyıları İ.Ö. 190 yılında istila edildi. Romalılar kendi idarelerinde (i.Ö.72 yılında) tarihe Şarki Trakya Krallığı olarak geçen ve başkenti (Bizye) Vize olan bir devlet kurdular. Ancak (İ.S. 44) yılında İmparator Claudius, tüm Trakya’yı bir Roma Eyaleti haline getirmiştir.

377 tarihinde Gotların, 441 yılında Hunların istilasına uğrayan Trakya, daha sonra Bulgar ve 526 tarihine kadar Slav hakimiyetinde kalmıştır. Kırklareli ve civan (İ.S. 527-565) yıllarında İmparator Justinyen Döneminde tekrar Bizans’a katılmış, bu dönemde Kırklareli ve çevresi parlak bir dönem yaşamıştır.

M.S. 618 yıllarında Avar Akınları İstanbul surlarına kadar ulaşmıştır. İ.S. 811 yılında Bulgarlar Trakya’yı tekrar istila etmiş ve kısa süren barış dönemi, Peçenekerin istilası ile bozulmuştur. 1190 yılında Kırklareli Haçlılar tarafından işgal edilmiştir. Başpiskoposluk merkezi olan Lüleburgaz, Şehzade Murat tarafından alınmış ve Şehzade Murat Babaeski’ye yerleşmiştir.

Osmanlıların Trakya’da ilerlemesi Bulgarları tedirgin etmiştir. Bulgar Çarı Ivan Aleksandır Kırklareli, Pınarhisar, Kıyıköy ve Vize’yi işgal etmiştir. 1365 yılında Ivan Aleksandır’ın ölümünden sonra Osmanlılar bu yerleri tekrar geri almışlardır.

Süleyman Çelebi ve kardeşi Musa Çelebi’nin eline geçen Kırklareli ve çevresi, 1369 yılında I.Murat tarafından alınıp Osmanlı Devleti’ne katılmıştır. Tanzimattan sonra Kırklareli, Edirne Vilayeti’nin altı sancağından birine merkez oldu. Balkan Savaşı sırasında Kırklareli Bulgarlar tarafından işgal edilmiştir. 1912’de şehre giren Bulgarlar 1913 yılında şehirden çıkarılmıştır. Balkan Savaşı’nın en kanlı olayları Kırklareli’nin merkezi, Pınarhisar, Lüleburgaz ve çevresinde olmuştur.

Birinci Dünya Savaşından sonra 1920′ de Kırklareli ve çevresi Yunanlılarca işgal edilmiş, 10 Kasım 1922’de Türkler tarafından geri alınmıştır. Ancak Yunanlılar ve Bulgarların bu işgallerinde Kırklareli ve çevresinde çok büyük zulümler yapılmış, il harabeye çevrilmiştir. Lozan Antlaşmasına göre 1924’de buradaki azınlıklar Yunanistan’daki Türklerle değiştirilmiştir.

Kırklareli’nin ne zaman kurulduğu ve eski adının ne olduğu henüz bilinmemektedir. Kırklareli Bizanslı’larca “SARANTA ECCLESİA” adıyla anılmış, XIV. yy’da Türklerin eline geçince bu ad tercüme edilerek “Saranta Ecclesia” yani “Kırk Kilise” şeklinde söylenmeye başlanmıştır.

Cumhuriyet Döneminde sancaklar, İl’e dönüştürülmüş ve 20 Aralık 1924’te Kırk Kilise adı Kırklareli’ne çevrilmiştir.