Adıyaman Hakkında Genel Bilgiler

Türkiye'nin İlleri
Adıyaman il merkezi Orta Fırat bölümü içinde yer alır, Kuzeyde bulunan Çelikhan ile Gerger ilçelerine ait toprakların bir kısmı Doğu Anadolu Bölgesi, Batıda bulunan Gölbaşı ile Besni ilçesinin bir kıs...
EMOJİLE

Adıyaman il merkezi Orta Fırat bölümü içinde yer alır, Kuzeyde bulunan Çelikhan ile Gerger ilçelerine ait toprakların bir kısmı Doğu Anadolu Bölgesi, Batıda bulunan Gölbaşı ile Besni ilçesinin bir kısmı ise Akdeniz Bölgesinin dâhilindedir. Adıyaman ilinin Kuzeyinde Malatya ili (Pütürge, Yeşilyurt ve Doğanşehir ilçeleri), Batıda Kahramanmaraş ili (Pazarcık ilçesi),  güneybatıda Gaziantep(Araban ilçesi), güneydoğuda Şanlıurfa ili (Siverek, Hilvan, Bozova ve Halfeti ilçeleri), doğuda ise Diyarbakır ili (Çermik ile Çüngüş ilçeleri) yer alırlar.

Adıyaman konum olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesinin kuzeybatı kesiminde, 38o 11′ ve 37o 25’kuzey enlemleri ile 39o 14′ ve 37o 31′ doğu boylamları üzerinde yer alır. Anti-Toroslar ile Fırat Nehri arasında bulunan İl eski coğrafyacı ve tarihçilere göre; Güneyde, Arap Yarımadasından, Kuzeyde Toros sıradağlarına doğru uzanan Arap Çöllerinin sona erdiği yerde, Toros sıradağlarının eteklerindeki verimli topraklarda yer almaktadır. Arap çöllerini kuzeyden bir ay gibi saran bu topraklara binlerce yıldan beri “Verimli Ayça” adı verilmiştir.

Asya, Avrupa ve Afrika anakaralarından gelen, ana ticaret yollarının kesiştiği kavşakta yer alan Verimli Ayça’da Tarih boyunca büyük ticaret ve sanayi şehirleri doğmuş, yıkılmış ve yerlerine yenileri kurulmuştur. Bu bölgenin bir parçası olan Adıyaman Verimli Ayça’nın en üst sınırını oluşturur. Adıyaman ili uygun coğrafi özellikleri dolayısıyla tarihin her döneminde insanların yaşamayı tercih ettikleri bir yerleşim bölgesi olmuştur.

-Türkiye’nin İlleri Hakkında Genel Bilgiler Tam Liste-

Temel Özellikler

Adıyaman İlinin Merkez ilçesinin yüzölçümü 1702 km2’dir. Tüm ilçeleri ile birlikte ilin kapladığı alan 7614 km2’dir. Sert ve karasal Doğu Anadolu ile Sıcak ve kurak Güneydoğu Anadolu bölgesi iklimlerinin ılıman Akdeniz iklimi ile kesiştiği çizgide yer alan Adıyaman’ın deniz seviyesinden yüksekliği 669 metredir. İlin yönlere göre uç noktalarındaki enlem ve boylamları ile ilçelerinin deniz seviyesinden yükseklikleri aşağıda iki ayrı tabloda verilmiştir.

İl’in Uç Noktaları

YÖNLER UÇ NOKTALAR ENLEM(Kuzey) BOYLAM(Doğu)
Doğu Gerger-Ortanca  38o 10` 30” 39o 14` 30
Batı Gölbaşı-Yeşilova (A.Azaplı) 37o 45` 00” 37o 31` 30”
Kuzey Gerger-Cevizpınar(Bigo) 38o 11` 00” 39o 10` 00”
Güney Merkez-Gümüşkaya(Palaş) 37o 25` 00” 38o 10` 00”

İl’in Yüzölçümü ve Yükseklik

İLÇE ADI YÜZÖLÇÜMÜ (Km2) İL YÜZLÇÜMÜNE ORANI (o/o…) RAKIM( Metre)
Adıyaman  1702 22,35 669
Besni 1330 17,47 1050
Çelikhan 584 7,67 1388
Gerger 702 9,22 750
Gölbaşı 784 10,30 867
Kâhta 1490 19,57 750
Samsat 338 4,44 610
Sincik 364 4,78
Tut 320 4,20 1050

Dağlık Alan:

Adıyaman’ın Kuzeyi, bol bitki ve çok çeşitli canlılar barındıran Toroslar’ın uzantısı olan ve birçok isyan ile kanlı çatışmaları tarihinde gizleyen Kavi, Balan ve Rışvan aşiret federasyonunun birçok kolunu barındıran ve onların hayvanlarına bol bitki yiyecek ve tatlı su imkânları sağlayan Malatya dağları ile kaplıdır. Güneye inildikçe yükseklik azalır artık dalgalı ve ova nitelikli araziler başlar. Oldukça verimli ve sulak araziler barındıran bu ovalar aşiretlerin bölgede kışlamaları için yeterli bir neden oluşturur . İl’in Çelikhan, Tut ve Gerger ilçelerinin hemen hemen tamamı dağlık alan özelliğindedir. Merkez, Besni ve Kâhta ilçelerinin kuzey kesimleri dağlık, güney kesimleri ise ova şeklindedir. Samsat ilçesi ise ilin en düşük seviyeli arazilerine sahiptir. İlin belli başlı dağları ile bunların rakımları aşağıdaki gibidir.

İlin En Yüksek Dağları

DAĞIN ADI YÜKSEKLİĞİ(m)
Akdağ(Çiyayi Sipî) 2.551
Dibek Dağı(Çiyayî Soqi) 2.549
Tucak Dağı(Çıyayi Tocik-Ulubaba) 2.553
Gördük Dağı 2.206
Nemrut Dağı 2.150
Borik Dağı 2.110
Bozdağ 1.200
Karadağ(Çıyayî Reş) 1.115

Ovalık Alan:

Adıyaman havzasında her türlü tarıma elverişli ve önemli sayılabilecek ova ve platolar ilin güney kesiminde yer almış olup, isimleri ve yüzölçümleri aşağıdaki gibidir.

Başlıca Ovalar

Ova Adı Bulunduğu Yer Yüzölçümü (Km2) İl Yüzölçümüne

Oranı(%)  Yükseklik   (m)
Kâhta Ovası(Deştê Kolikê) Kâhta 832 11,0 600–700
Çakırhöyük(Keysun) Ovası Besni 326 4,0 600–700
Azaplı-İnekli Ovası Gölbaşı 450 0,5 550–650
Pınarbaşı Ovası(Deştê Bilamê)  Çelikhan 130 0,1 1450–1550

İklim

Adıyaman’ı doğudan batıya doğru bölen Anti Torosların kuzeyinde kalan dağlık bölgenin iklimi ile güneyinde kalan bölgenin iklimi birbirinden farklıdır.

Güneyi, yazları kurak ve sıcak,kışları ılık ve yağışlı; kuzeyi yazları kurak ve serin, kışları yağışlı ve soğuktur. Doğu Anadolu ile Akdeniz Bölgeleri arasında köprü konumunda olan İlin iklimi, bu özelliği dolayısıyla bölgedeki diğer illerden farklıdır.

Atatürk Baraj Gölü alanının oluşmasından sonra, İlin ikliminde bir yumuşama ve nem oranında bir artış olmuştur. İlde hakim rüzgarlar kuzey, kuzeydoğu ve kuzeybatı istikametindedir.

Adıyaman il merkezi 37°45’ kuzey enlemiyle 38°16’ doğu boylamında yer alır. Adıyaman’ın denizden yüksekliği 672m dir. Adıyaman’da kış aylarında sıcaklıklar sıfırın altına az düşer. Yılın en düşük sıcaklıkları -10°C ile -2°C arasında olup bazı yıllar sıcaklığın sıfırın altına düşmediği de gözlenmiştir. Kış ayı minimum sıcaklık ortalamaları 0°C ile 10°C arasındadır.

Bu sıcaklıklar açık hava sıcaklıları olmayıp açık hava sıcaklıkları bu değerlerden 2°C ile 8°C daha düşük olmaktadır. Yaz aylarında ise sıcaklık ortalamaları 28°C ile 38°C arasında olup maksimum sıcaklıklar 35°C ile 47°C arasındadır. İlimizde günlük en düşük sıcaklık ile en yüksek sıcaklık arasındaki günlük fark 10°C civarındadır. İlimizde rüzgâr ise genellikle hafif ve orta kuvvette olmakta, zaman,  zaman kuvvetli ve yılın 10-15 günü fırtına şeklinde olmaktadır. Hakim rüzgar yönü ise kuzeyli rüzgarlardır.


Bitki Örtüsü

Adıyaman ili Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri arasında köprü vazifesi gören bir şehirdir. Hatta kısmen Akdeniz Bölgesinin özelliklerini de taşır. Bu nedenle bitki örtüsü de bu üç bölgenin özelliklerini taşımaktadır. Yüksek rakımlı yerler genelde meşe ağaçları ile kaplanmış olmakla birlikte, su ve toprak erozyonu nedeni ile çıplak hale gelmiş araziler de mevcuttur. Yaz mevsiminin uzun ve kurak geçmesi dolayısıyla orman içi bitki örtüsü yok denecek kadar azdır. Tarım yapılmayan alanlar çayır, mera, yabani ağaçlar ve makilerle kaplıdır.Rakım yükseldikçe ağaç türleri değişmekte kimi bölgelerde meşeliklere rastlamak mümkün olmaktadır.


Flora

Adıyaman en belirgin özelliği ile bilinen Besni Üzümü çok önemlidir. Dünya çapında önemli bir adı vardır. Fakat Adıyaman’da çok daha fazla meyve veren ağaçlar ve meyve vermeyen ağaç türleri bulunmaktadır. Adıyaman’da yetişen ağaç çeşitleri ile ilgili sizlere bilgi vereceğiz. Adıyaman’da meyve veren ağaçlar, Adıyaman’da meyve vermeyen ağaç çeşitleri hakkında bilgi ve isimleri. Elbette eksikliklerimiz olacaktır. Adıyaman ağaç ve bitki türleri ile ilgili eksik gördüğünüz her şeyi bize yazmanızı istirham ederiz. Evet Şimdi Adıyaman’da yetişebilen ağaç çeşitlerini yazağız. İşte Adıyama’da yetişen ağaç türleri ve sıralı isimleri. Adıyaman İlinde bulunan ağaç çeşitleri şu şekilde sıralanabilir.

  1. Ayva Ağacı
  2. Badem Ağacı
  3. Ceviz Ağacı
  4. Dut Ağacı
  5. Elma Ağacı
  6. Erik Ağacı
  7. Üzüm Ağacı
  8. Kayısı Ağacı
  9. Kiraz Ağacı
  10. Nar Ağacı
  11. Şeftali Ağacı
  12. Greyfurt Ağacı
  13. Zeytin Ağacı
  14. Mandalina Ağacı
  15. Portakal Ağacı
  16. Söğüt Ağacı
  17. Kavak Ağacı
  18. Çam Ağacı
  19. Sedir Ağacı

Fauna

Doğan, şahin, baykuş, keklik gibi yabani kuş türleri yanında tavşan, tilki, çakal gibi yaban hayvanları da Adıyaman il sınırları içerisinde yaşama alanlarına sahiptirler.


Ekonomik Yapı

Adıyaman’ının sanayi ile tanışma tarihi 1955’tir. Tekstil sektörü ile ilgili entegre bir tesisin kurulması amacıyla 1955 tarihinde “Adıyaman Pamuklu Dokuma Sanayi Türk Anonim Şirketi kurulmuş ve 1967 yılında üretime geçmiştir. 1973–1975 tarihleri arasında Çimento, Süt ve Yem Fabrikası tesislerinin Adıyaman’da kurulması ile ilgili etüt proje bazında birtakım çalışmalar başlatılmıştır.
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde uygulanan devlet yardımları ve teşvikler ile temin edilen uzun vadeli ucuz maliyetli kredilerle sanayide ve yatırımlarda gözlemlenebilir bir hareketliliğin oluştuğu ancak, alınan kredilerin iyi değerlendirilememesi ve yatırımcıların yönlendirilememesi nedeniyle arzulanabilir bir yatırım hamlesinin yapılamadığı görülmektedir. 1988 yılından sonra birtakım tekstil ve un fabrikaların faaliyete geçmesiyle yatırımlarda nispi bir artışın olduğu görülmektedir.
Adıyaman’ın Bugünkü Sanayi Durumu;
5084 ve 5350 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile ilgili Yasaların yürürlüğe girmesiyle yatırım artışlarında ve istihdamda büyük artışlar olmuştur.
Zamanında ve rasyonel kararlarla Türkiye genelinde gelen taleplerin değerlendirilmesi ve yatırma dönüşmesi bakımında il çok iyi bir performans göstermiştir. 100’ün üzerinde gelen taleplerin tamamı değerlendirilerek, öncelikli olarak en fazla istihdam, en yüksek katma değer yaratacak ve ileri teknoloji gerektiren sektörler öncelikli olarak değerlendirmeye alınarak arsa tahsis işlemleri yapılmış, tahsisi yapılan parseller üzerinde fabrikalar yapılarak birçoğu faaliyete geçmiştir.
Genel olarak il ve ilçelerinde Sanayi Sicil Belgesi almış 449 tesis bulunmaktadır. Bu tesislerin tamamı fiili olarak üretim yapmaktadır. Sanayi yatırımları içerisinde tekstil ve gıda sektörüne yapılan yatırımların yoğunluğu dikkati çekmektedir.
Özetle Adıyaman Sanayisi;
  • Ekonomisi ağırlıklı olarak tarıma dayalı olmakla birlikte son yıllarda özelikle tekstil, gıda ve mermer sektörü yatırımlarında sanayileşme eğilimi görünmektedir.
  • Sanayi büyük, orta ve küçük ölçekli işletmeler şeklinde şekillenmiştir.
  • Sanayi işletmelerinin büyük bir çoğunluğu il merkezindedir.
  • Özel sektör kamu sektörüne göre daha fazla katma değer meydana getirmiştir.
  • Sanayi sektörü içerisinde tekstil sanayisinin gıda sektörüne göre daha fazla katma değer meydana getirdiği görülmektedir.
  • Darboğazda olan tesisler genellikle ham madde, Pazar noksanlığı ve ağırlıklı olarak da işletme sermayesi yetersizliği nedeniyle problemler yaşamaktadır.
  • En önemli yer altı zenginliği petroldür.
  • Özel sektör üretimleri ile birlikte ülkemiz ham petrolünün yaklaşık %20’si Adıyaman bölgesinde üretilmektedir.
  • Maden kaynakları bakımından oldukça zengin potansiyele sahiptir.

Adıyaman İlçeleri

Besni :

Besni’nin batı ve kuzeybatısında Gölbaşı, kuzeydoğu ve doğusunda Adıyaman, güneyinde Şanlıurfa ile Gaziantep, güneybatısında da Kahramanmaraş bulunmaktadır. Besni Adıyaman’a 44 km mesafededir. Besni’nin batısı dağlık alanlarla çevrelenmiş olup, kuzeydoğu ve güneybatı doğrultusunda uzanan bu dağlar İlçenin batı kesimlerinde alçalarak plato özelliği gösterirler.

Besni tarihte Behisni, Bihisni, Besne, Behesna, Behisti isimleriyle anılmıştır. Besni, M.Ö.5000 yılına uzanan tarihi ile en eski yerleşim yerlerinden birisidir. Tarihte Akatların, Hurrilerin, Mitannilerin ve Asurluların akınlarına uğramıştır. MÖ.1500’lerden sonra Perslerin, Helenlerin ve Romalıların eline geçmiştir. Halife Hz. Ömer zamanında Halid bin Velid’in komutanlarından Rebiatu’l-Bahali yöreyi ele geçirmiştir. Bizanslılar ve Abbasiler arasında el değiştiren Besni 1149 yılında Maraş Senyörlüğünün egemenliğinde kalmıştır. Daha sonra Selçuklular ve Eyyubiler burada hüküm sürmüş, Sultan I.Beyazıt Besni’yi 1395’te Osmanlı topraklarına katmıştır.

Besni, 1400 yılında Timur’un işgaline uğramış, daha sonra Dulkadiroğulları ile Memlûklar arasında el değiştirmiştir. Yavuz Sultan Selim Mısır seferi sırasında Besni yöresini Dulkadiroğulları’nın yönetimine bırakmıştır. Besni’nin eskiden Halep Ticaret Yolu üzerinde oluşu, savunmaya elverişli yapısı ve kalesiyle çekiciliğini her dönemde canlı tutan Besni, bu yüzden “Cennete Eş” manasına gelen Bethesna, Bihicti, Bisni gibi isimlerle söylene gelmiştir. Malazgirt Zaferi ile Anadolu’ya giren Saka-İskit Türklerinin Varsak, Türkmenlerin Avşar ve Çerkez Oymakları Besni’ye üç koldan girerek burasını bir ‘Türk Yurdu’ haline getirmişlerdir.

Evliya Çelebi’nin “Hayran Kaldım” dediği yer Besni’dir. Osmanlı döneminde el sanatları bakımından zirveye çıkan Besni, Anadolu’nun her yerinden gelen tüccarların ve kervanların konakladığı bir yer olarak da tarihe mal olmuştur. İstiklal Savaşı sırasında da milli bir ruhun Besni’de varlığına şahit olunur. İlk mebus Reşit Bey’in Sivas Kongresinde Atatürk’ün en yakın çalışma arkadaşı olarak maddi ve manevi destek verdiği de bilinmektedir. Hüveydi aşireti reislerinden Hasan ve Yusuf Beylerin kurup organize ettiği Kuva-i Milliye Teşkilatı Antep ve Maraş savunmalarında büyük rol oynamıştır. Cumhuriyet döneminde Fetva Emirliği’ne kadar çıkmıştır. Besni’de birçok alim ve şair yetişmiştir. 1521 yılından sonra, Dulkadiroğulları’nın Osmanlılara katılması ile Besni Malatya sancağına bağlı bir ilçe olmuştur.

Cumhuriyet döneminde Malatya’ya bağlı bir ilçe iken, 1926 yılında Gaziantep’in ilçesi olmuş 1933 yılında Malatya’nın ilçesi olan Besni, Adıyaman’ın ilçesi olmuştur. Besni Kalesi: İlçenin 2 km. güneyinde olan kale, üç tarafı sarp kayalıklarla çevrili sivri bir tepenin üzerinde kurulmuştur. Kaleye yalnızca güneyden dik bir yamaçtan çıkılması mümkündür. Savunmaya çok elverişli olan Besni Kalesi, mancınıkları ve diğer yapı kalıntılarıyla hala dimdik ayaktadır. Kalenin kuruluş tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte 13. Yüzyılda Memluklular tarafından yapıldığı sanılmaktadır. 1923 yılında Besni Kalesi sağlamlaştırılmıştır. Kalenin ortasında bir kuyu bulunmaktadır.

Batı kesiminde bir anıtı andıran karşı karşıya yapılmış iki büyük yapı vardır. İlçenin Tarihi ve Turistik Yerleri : * Eski Besni Ören Yeri * Kurşunlu Camii * Sofraz Anıtları * Kızılin Köprüsü: * Dikilitaş (Sesönk) * Dolmenler

Gölbaşı :

Adıyaman’a 63 Km uzaklıkta olan Gölbaşı İlçesi, Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’yu, Doğu Anadolu’ya bağlayan kavşakta yer almaktadır. Gölbaşı Gölünün güneybatısına kurulmuş olan ilçenin, doğusunda Malatya’nın Doğanşehir İlçesi ile Adıyaman’ın Tut İlçesi, batısında Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Çağlayancerit İlçeleri, kuzeyinde Kahramanmaraş’ın Nurhak İlçesi, güneyinde Adıyaman’ın Besni İlçesi yer almaktadır.

1934 yılında demir yolunun geçmesiyle bir yerleşim merkezi haline gelmeye başlamış, 1954 yılında Besni İlçesine bağlı bir köy olan Gölbaşı ilçesi, 1958 yılında da ilçe durumuna getirilmiştir. Gölbaşı, Adıyaman’ın büyük ilçelerinden biri durumuna gelmiştir. Gölbaşı ilçesinin deniz seviyesinden yüksekliği 866. m. yüzölçümü 784 km’dir. En yüksek dağı 2500 m. yüksekliğindeki Akdağ olup, bunu Meydan ve Borik Dağları izlemektedir. Engebeli bir arazi yapısına sahip olan Gölbaşı ilçe sınırları içerisinden Göksu Çayı geçmektedir.

Ayrıca birbirleriyle bağlantılı Gölbaşı, Azaplı ve İnekli gölleri Gölbaşının önemli göllerdir. Gölbaşı’nın temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Halı kursları, esnaflık, tekstil atölyeleri, küçük sanayi v.b, işyerleri istihdam sahalarıdır. Tarihi Yapılar: Gölbaşı İlçesinde Vijne ve Altınlı Köprüleri bulunmaktadır. Bunlardan Altınlı Köprünün yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Bu köprü üç kemerli olup, taşları harç kullanılmadan sıkıştırma suretiyle yapılmıştır. Köprü ayaklarında sulara karşı korunmak amacıyla koni şeklinde mahmuzlar yapılmıştır. Mendede’de (Mendede Höyüğü) bulunmaktadır. Kız Kapan’da su sarnıçları, basamaklarla çıkılan mağaralar bulunmaktadır.

Çevrede çok sayıda cam, ok demirleri, çanak ve çömlek kalıntılarına rastlanmıştır. Köyün güneyinde 2 km. uzaklıkta ”Çardak” veya “Gölün Başı Mağarası” adı verilen yerdeki mağarada, öküz başı rölyefi bulunmaktadır. Buraya “Musa Gediği” mevkii de denilmektedir. Köyün kuzeyinde “Kırk Bayır” denilen yerdeki mağaralarda mezarlara rastlanmıştır. Gölbaşı, Belören Beldesinin 6 km. batısında eski yerleşim yeri olan “ Heyik” in tarihi bir şehir olduğu, dükkan olması muhtemel kalıntılardan, yine buradaki mezar kalıntılarından anlaşılmaktadır. Belören Beldesinin kuzeyinde 5 km. uzaklıktaki etrafı surlarla çevrili Keykubat Kalesi: (Kale, Romalılar tarafından yaptırılmıştır.)

Belören Beldenin güneyine 5 km. uzaklıkta, “Kent” denilen yerde taş mimari parçalar ile mezar kalıntıları, 4 km. uzaklığında 4 küçük mağaradan oluşan küçük kaya, 1,5 km. uzaklığında İllez, Kani, Kaba ve Öğüt denilen Ören yerleri ile Höyük mevkii ve Tilki Kalesi bulunmaktadır. Burada çok sayıda mimari taşlara, keramiklere ve sarnıçlara rastlanmıştır. Belören Beldesinin güneyinde; 2 km. uzaklıkta “Peri Önü” mevkiinde de bir höyük bulunmaktadır. Çataltepe Köyü’nün güneybatısında Kara Mağara denilen doğal mağaranın üzerinde 1 m. çapında ve 2 metre derinliğinde tahıl saklama veya şarap kuyuları kalıntılar, kilise ve ev kalıntıları bulunmaktadır.

Tut :

Güneydoğu Torosların eteklerinde, Akdağ’ın güneyinde yer alır. Arazi genellikle dağlık ve engebelidir. Denizden yüksekliği (Rakım) 1.050 metredir. İlçe bir yayla konumundadır. Fırat Nehri’nin kolu olan Göksu Irmağı, İlçe Merkezinin güneyinden geçmektedir. Tut İlçesi 09.05.1990 Besni İlçesinden ayrılarak Adıyaman’ın bir İlçesi olmuştur.

Kuzeyinde Malatya İlinin Doğanşehir İlçesi, Doğusunda Adıyaman, Batısında Gölbaşı ve Güneyinde Besni İlçesi ile çevrilidir. İlçenin en büyük akarsuyu Göksu Nehri, Şebker ve Sovak Çayıdır Tut ve çevresinin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Kaşlıca ve Sürmen yöresinde tarihi eserlere rastlanmaktadır. Kurulan Deresi yanında Ermiş Dere Kalesi, batısında yer alan Sürmen’de ev kalıntıları, yatak yerleri ve mezarlar vardır. Ermiş Dere’de derenin sarp yerlerinde görülen su arkı ile Tut’ tan Kaşlıca’ ya doğru uzanan Gül Harıığı yörenin eskiden oldukça kalabalık bir yerleşim birimi olduğunu göstermektedir. Tut’tan geçen Göksu Irmağı üzerinde yer alan tarihi Vijne Köprüsü, bugünde ayakta kalan görkemli yapısıyla eski dönemlerin kervan katarlarına uzun süre hizmet vermiştir.

Bu köprüye benzer iki adet köprünün önceki yıllarda sel ve doğal nedenlerle yıkıldığı bilinmektedir. Vijne Köprüsünün bir benzeri ise halen hizmet veren tarihi Şebker köprüsüdür. Bu köprü, Tut’un Tepecik Köyü ile Adıyaman’ın merkez Şerefli Köyünü birbirine bağlayan önemli bir tarihi yapıdır. Bugünkü Tut İlçesi’nin 1560 senesine ait Kanuni Sultan Süleyman döneminin tahrir defterindeki kayıtlara göre önemli bir yerleşim birimi olduğu anlaşılıyor.

Söz konusu tahrir defterindeki kayıtlarda, Tut yerleşim biriminin Şeyh Abdurrahman-ı Erzincani vakfı olduğu belirtilmektedir. İlçedeki Tarihi ve Turistik Yerler : * Ulu Cami * Salah Cami * Musalla Cami * Kaşlıca Kalesi * Malkayısı, * Memekli Mağara * Geyik Mağarası * Tüm Tümü Mağarası

Gerger :

İlin genel tarihine uygun bir karakter taşımakla birlikte coğrafi olarak dağlık bir alanda yer alması nedeniyle bazı farklılıklar gösterir. Adıyaman’ın kuzeydoğusunda yer alan Gerger’ in yüzölçümü 702 km.dir. Kuzeyinde Malatya’ nın Pötürge İlçesi; doğusunda Diyarbakır’ ın Çüngüş ve Çermik İlçesi, Şanlıurfa’ nın Siverek İlçesi; güneyinde Kahta ve batısında Sincik İlçeleri ile sınırdır.

İlçenin doğu ve güney sınırını Fırat Nehri üzerinde yapılan Atatürk Baraj Gölü çizmektedir. Kışları soğuk, yazları sıcak ve kuraktır. Bu özellikleri ile Akdeniz iklimi ve kara iklimine sahiptir. Deniz seviyesinden yüksekliği 770 metredir. İlçe, tümüyle dağlık bir bölgede kurulmuştur. En yüksek noktası Kımıl Dağı 2.250 metredir. Kürdek, Hacı, Bazı ve Kımıl önemli dağlarıdır. Çet, Kürdek, Ovacık, Kımıl Dağı ve Beyaz Çeşme başlıca yaylalarıdır. Ayrıca Güngörmüş ve Gürgenli Köyleri arasında Kara Göl isminde bir göl bulunmaktadır. İlçenin 5 km. uzağında Eskikent Köyü’nün kuzeyinde Murfan Mağaraları bulunmaktadır. Gerger; il merkezine 105 km. uzaklıkta ve ulaşımı karayolu ile yapılmaktadır. Karayolu ağı ise; Adıyaman, Kahta, Narince, Gerger ve Gölyurt’a kadar gitmektedir.

İlçe sınırlarında bulunan önemli akarsular, Fırat Nehri, Demirtaş Çayı ile Çifthisar Çayıdır. Bazı kaynaklara göre M.Ö. VI. Yüzyılın ilk yarısında yaşayan Seleukos Kralı Arsames, Fırat Nehrinin batı yakasında Aşağı Arsameia’yı kurmuştur. Aşağı Arsameia denilen yer Gerger Kalesidir. Gerger, daha sonra Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğunun eline geçmiştir. Hicri 135 yılında Abbasi Halifelerinden Ebu Cafer-el Mansur’un Adıyaman, Kahta ve Samsat’la birlikte burayı da almıştır. Gerger, bu tarihten sonra İslamlaşmaya başlamıştır. Daha sonra Gerger ve çevresi Abbasilerin zayıflamasıyla Hamdaniler’in sonra tekrar Bizanslıların eline geçmiştir.

Selçukluların yıkılmasından sonra Artukoğulları’na daha sonra da Bizanslıların eline geçmiştir. Zengiler, Artuklular, Frank Kontluğu, Eyyubiler ve daha sonra da Anadolu Selçukluların eline geçen Gerger, Baba İshak isyanı nedeniyle Selçukluların zor duruma düşmesini fırsat bilen Moğolların saldırıya geçmesiyle burası, Moğol istilasına maruz kalmış ve Moğolların eline geçmiştir. Daha sonra Memlukluların ve Timurluların eline geçtiği görülmektedir. Timurluların çekilmesinden sonra Dulkadiroğulları’nın eline geçtiği ve uzun süre onların elinde olduğu görülmekte, 1515 Turnadağ Savaşıyla yöre Osmanlıların eline geçmiştir.

1859 yılında Malatya Sancak olunca Gerger, Malatya’ya bağlanmıştır. Cumhuriyet Dönemine Malatya-Pütürge İlçesine bağlı köy olarak giren Gerger 1 Aralık 1954 yılında Adıyaman’a bağlanmıştır. Gerger Kalesi: Roma döneminde inşa edilmiş, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde surlar, kale kapıları ve tonozlu yapı grupları eklenerek kullanılmıştır. Kalıntılarının büyük bölümü günümüzde de ayaktadır. Fırat Nehri’nin batı yakasında yer alan Gerger Kalesi, M.Ö. 2. yüzyılda Kommageneliler’in atası olan Arsames tarafından kurulmuştur. Kale, Kommagene Krallığı’nın doğu sınırını oluşturmakta olup Fırat Nehri üzerindeki geçişlerin kontrol noktası durumundadır.

Sarp kayalar üzerine, Aşağı Kale ve Yukarı Kale olmak üzere iki bölümde inşa edilen Gerger Kalesi, Kommageneliler’in ilk idare merkezi durumunda olup, aynı zamanda kutsal bir tapınak görevini de üstlenmiştir. Aşağı Kalede Orta Çağ’a ait İslami yapı temelleri olduğu bilinmekle birlikte, kalıntıları iyi durumda değildir. Yine kayalardan oyulmuş merdiven ve koridorlar, su sarnıçlarına ait kalıntılar bu bölümde de bulunmaktadır. Aşağı Kale’nin batı surlarına dışarıdan bakıldığında kayalara oyulmuş Kral Samos’a ait bir rölyef görülmektedir. Rölyefte Kral Samos tören giysileri üzerinde silahlarla kuşanmış ve sağ elini ileri doğru uzatmış olarak ayakta tasvir edilmiştir.

Samsat :

Samsat, Adıyaman ilinin güneydoğu kesiminde yer almakta olup, yüz ölçümü 338 km2’dir. Samsat’ın; batısında Atatürk Baraj Gölü, kuzeyinde Kahta, doğusunda Atatürk Baraj Gölü, güneyinde Atatürk Baraj Gölü (karşı kıyıda Şanlıurfa ili Bozova ilçesi) bulunmaktadır. Samsat Atatürk Barajı Gölü altında kalmasından dolayı 1988 tarihinde eski yerleşim yerinden tahliye edilmiş bugünkü yerine taşınmıştır.

Yeni Samsat ilçesi Atatürk Baraj gölünün kıyısında üç tarafı baraj gölü ile çevrili bir yarım ada şeklini almıştır. Denizden yüksekliği 610 metredir. İl merkezine uzaklığı 47 kmdır. Samsat, güneye doğru eğimlerle alçalan bir ova görünümündedir. Yazları oldukça sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlıdır. Atatürk Baraj Gölü nedeniyle nem oranı artmıştır. Eski adı Samosata – Sumaysat olan Samsat yörede tarihi en eski olan yerleşim yerlerinden birisidir. Bazı kaynaklarda M.Ö 6000 yılında Orta Asya’dan gelen Türklerden Prohititler tarafından kurulduğu belirtilmektedir. Sümerler zamanında Semizata adı verilen Samsat’ın Demir Çağında Hitit Krallığının merkezi olduğu sanılmaktadır.

Samsat M.Ö. 708 II. Sargon tarafından zapt edilerek Asurlar’ a bağlı bir eyalet durumuna gelir. M.Ö. 605 yılında Babiller’in eline geçer. Daha sonra sırasıyla Medler, Persler (M.Ö. 553), Mekadonlar (M.Ö. 333) ve Selevkoslar hakimiyeti altına girer. Samsat M.Ö. 69’da Kommagene Krallığının merkezi olur. Kral III.ncü Antichos’un Romalılara yenilgisi üzerine Kommagene Krallığının egemenliği sona erer. M.S. 72 yılında bir Roma eyaleti haline getirilen Samsat bir ilim merkezi olur. Ünlü bilgin Lukianus bu dönemde Samsat’ta doğar.

Birkaç kez Perslerle Romalılar arasında el değiştiren Samsat M.S. 271’de tekrar Romalıların eline geçer. Daha sonra Bizanslıların ve sonrada Arapların eline geçer. Samsat, Hz. Ömer zamanında Şimşat, Şümişat ismiyle anılır. 1085’te Melikşah 1114’de Zenginler 1180’de Selahattin Eyyubi 1203’de Anadolu Selçuklularından Rüknettin Süleyman II, Samsat’a hakim olur. 1237’de Harzemşahlar tarafından yağma edilen Samsat 1240’da Moğol İmparatoru Hülagü Han tarafından istila edilir. daha sonra da Dulkadiroğulları’nın eline geçer. 1392’de Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı devletine bağlanır. 1401’de Timur tarafından tahrip edilir. 1516’da Yavuz Sultan Selim tarafından tekrar Osmanlılara katılır.

Osmanlı yönetiminde eski önemini kaybeder ve sancak merkezi olur. Gittikçe küçülen Samsat, Cumhuriyetin kurulmasıyla bucak merkezi olur, 1960’da ilçe merkezi haline getirilir ve Adıyaman iline bağlanır. Atatürk Barajının yapılmasıyla birlikte yapılan kurtarma kazılarında Eski Samsat Kalesi ve civarında çıkarılan eski dönemlere ait eserler v.b kıymetli eşyalar bir kısmı kurtarılarak Adıyaman Müzesinde sergilenmektedir.

Sincik :

Adıyaman’ın 70 km kuzey doğusunda yer almaktadır. Kuzeyde Malatya, kuzey doğusunda Pütürge, doğuda Gerger, güneyinde Kahta, güney batısında Adıyaman ve batıda Çelikhan ile çevrili bir ilçedir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1.325 metredir. Sincik dağlık ve dağınık araziye sahip olup, güneyden kuzeye doğru yüksekliği artmaktadır. Güneydoğu Toros Dağlarının güney kesimindeki dağ ve tepelerden oluşmaktadır. Sincik’ in en yüksek dağı kuzeydeki Türk Dağıdır. Sincikte bozkır iklimi özellikleri sahiptir. İlçede kışlar çok soğuk ve kar yağışlı yazlar ise sıcak ve kurak geçer. Yazlar sıcak olmasına rağmen rakım yüksek olduğundan kısmen bir serinlik görülmektedir.

Kıran, Aksu ve Yarpuzlu (Birimşe) başlıca Çaylarıdır. Hititler, Hurriler ve Mittaniler M.Ö. 1600 –1000 yıllarında bu yöreye hükmetmişlerdir. M.Ö. 69 M.S. 72’de bu yörede kurulan Kommagene Krallığından sonra Sincik ve çevresine Romalılar, Bizanslılar daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar bu yörede hüküm sürmüşlerdir. 1954’e kadar Malatya İline bağlı bir nahiye olan Sincik; 1954’ten sonra Adıyaman’ın İl olması ile Kahta İlçesine bağlı bir köy olmuş, 1990 yılında İlçe statüsüne kavuşmuştur.

Çelikhan :

Doğusunda Sincik, batısında Malatya’nın Doğanşehir, güneyinde Adıyaman, kuzeyinde Malatya’nın Yeşilyurt ilçesi ile çevrilidir. Hitit, Asur, Pers, Makedonya, Seleukos, Roma ve Bizanslıların egemenliği altında kalmıştır. Hz. Ömer zamanında Arapların eline geçmiş ve Keysun’a bağlanmıştır. 949 yılında tekrar Bizanslılar tarafından alındıysa da 1071 yılında Malazgirt Zaferi’nden sonra Çelikhan yöresi Malatya ve Adıyaman illeriyle beraber Selçukluların eline geçmiştir.

1391-1389 yıllarında Yıldırım Beyazıt komutasındaki Osmanlılar bu bölgeyi Memluk Beylerinin elinden almış ancak birkaç yıl sonra bölge Timur Ordularının egemenliğine girmiştir.1516 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Dulkadiroğulları’nın Osmanlı’ya katılmasıyla burası da Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bugünkü Çelikhan İlçesi 1839 Tanzimat Fermanı’ndan sonra yapılan adli, askeri ve mülki ıslahat sonunda merkezi Harput olan Mamurat-ül Aziz eyaletine bağlanmıştır. 1864 yılında vilayetlerin kurulması hakkındaki nizamname ile büyük kadılıklar ilçe, küçük kadılıklar ise bucak müdürlüğü haline getirilince “Ortaköy” adında bir Bucak Müdürlüğü kurulmuştur. Bu tarihten sonra eski adı Arga olan Malatya’nın Akçadağ ilçesine bağlı bir yerleşim birimi olmuştur. 1927 yılına kadar Akçadağ’a bağlı olan Çelikhan, 1927-1931 yılları arasında Koçali Bucak Müdürlüğüne bağlanmıştır. 1931 yılında ise Çelikhan adıyla bir Bucak Müdürlüğü kurulmuştur.

Çelikhan, 14 Haziran 1954 tarih ve 6418 sayılı kanunla Besni, Gerger, Gölbaşı ve Kahta ilçeleriyle birlikte kurulan Adıyaman iline bağlanmıştır. Çelikhan; Adıyaman’a 56, Malatya’ya 95 km mesafededir. Malatya-Adıyaman arasında bulunan güneydoğu torosların devamı olan yüksek dağların arasına kurulmuştur. Rakımı: 1388 metredir. İlçenin yapısı dağlık ve engebelidir. En yüksek dağı Akdağ olup rakımı 2.700 metredir. Çelikhan’ın yerleşik halkını Türk boylarından Hamkoda, Perta, Sisa ve Tilla Oymakları oluşturmaktadır İlk ismi Komişir olarak bilinir. Daha sonra bu isim Çelikhan olarak değiştirilmiştir. Çelikhan 1869 depreminde büyük yıkıma uğramıştır. 1934 yılında halk arasında “Mıtık” adı verilen bulaşıcı, salgın bir hastalığın Çelikhan’da baş göstermesi ile çok sayıda insan ölmüş, çok sayıda aile de civar il ve ilçelere göç etmek zorunda kalmıştır.

İlçe halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Ancak yörenin engebeli oluşundan ötürü tarıma elverişli alanları oldukça sınırlıdır. Bununla birlikte, tütün, hububat, meyvecilik ve sebze tarımı yapılmaktadır. Yörede turizmde değerlendirilecek olan yerler Yüzen Adalar, Beypınarı Mesire Yeri, İlçe Merkezinde Zerban, Pınarbaşı Beldesinde Havşeri ve Mestan Suları, Recep Çayı, Jari Yaylası, Koyun Pınarı Yaylasıdır.

Kahta :

İlk yerleşim yeri bugünkü Kocahisar Köyüdür. Cumhuriyetin ilk yıllarında yer değiştirerek Eski Kahta’nın 26 k.m. güneyindeki şimdiki yerine taşınmıştır. Ova üzerinde kurulan İlçenin kuzey bölgesi dağlık olup, güney bölümü ise ovalıktır. Denizden yüksekliği 750 metredir. Doğal bitki örtüsü step görünümündedir. Engebeli bir arazi yapısına sahip olan Kahta, dağlık kesimde fazla sık olmayan meşe ağaçları, akarsu boylarında ise söğüt ve kavak ağaçları bulunmaktadır.

Kahta’yı da kapsamında bulunduran Atatürk Baraj Gölü nedeniyle, iklim yapısı önemli ölçüde değişikliğe uğrayarak, karasal olan iklim, Akdeniz İklimi ile benzerlik göstermeye başlamıştır. Kahta adının nereden geldiği yolunda kaynaklarda pek bilgi olmamakla beraber, tarihte, Orta Asya’da Ötüken ve Karakurum yakınında Kahta isimli bir kentin varlığı göz önüne alınırsa Kahta isminin Orta Asya kökenli bir isim olduğu sonucu çıkarılabilir. Kahta isminin Pers dilinde “Dağın Eteği” anlamına geldiği ve Komagenelilerden önce bölgede hakim olan Persler tarafından kullanıldığı, bu adın da eski yerleşim yerinin konumundan kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Kuzeyde yüksekliği 2000 metreyi aşan sıra dağlarla çevrili Kahta İlçesi 1.490 km2’lik yüz ölçüme sahiptir. Adıyaman ilinin 33 km. doğusunda yer alır. Doğusunda Gerger, güney ve güneydoğuda Şanlıurfa, güneybatıda Samsat, batıda Adıyaman, kuzeyde Sincik ve Malatya ili ile çevrilidir. İlçenin doğu ve güneydoğu kesimindeki sınırını Atatürk Baraj Gölü meydana getirmektedir. Kahta’nın en yüksek dağı Nemrut Dağıdır (2.206m.), dağlık alanlardan güneye doğru gidildikçe önce plato alanlarına sonra geniş ovalara geçilir. Kahta Antitoros Dağlarının güneyinden başlayıp güneye doğru alçalan ve Harran ovasına doğru uzanan bir arazi yapısına sahiptir. Önemli akarsuları göl ve göletleri: Kahta ve Kalburcu Çayı 100. Yıl ve Dut Göletleridir. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı hakimiyetine girmiş Kanuni Sultan Süleyman zamanında ise sancak merkezi haline getirilen Samsat’a bağlanarak Dülkadiroğulları Beyliğine (Maraş) bağlanır.

1859 yılında Malatya sancak olunca Kahta’da diğer kazalar gibi yeniden Malatya’ya bağlanır. Bu durum Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasına kadar devam eder. Kahta; Cumhuriyet Döneminde Malatya’ya bağlı bir ilçe olarak yapılandırılır. 1954 yılında Adıyaman’ın il olması ile birlikte Adıyaman’a bağlanmıştır. İlçenin Tarihi ve Turistik Yerleri: Kahta, sahip olduğu tarihi, kültürel ve doğal zenginlikleriyle önemli bir turizm merkezi konumundadır. Kommagene Krallığından kalan tarihi miras, kültür turizmi için dünyanın en önemli kaynaklarından birini teşkil etmektedir. İlçenin önemli tarihi, kültürel ve doğal zenginliklerini arkeolojik kültür varlıkları ve ören yerleri oluşturmaktadır.

2206 metre yükseklikteki Nemrut Dağı’nda bulunan Kral Antiochos’un anıt mezarını ziyarete gelenler, güneşin gizemli doğuşunu ve batışını seyretmektedirler. * Nemrut Dağı (Antiochos’un Anıt Mezarı), * Arsameia (Eski Kale), * Eski Kahta Kalesi (Yeni Kale), * Cendere Köprüsü (Roma Köprüsü), * Karakuş Tümülüsü (Kadınlar Anıt Mezarı) * Şeytan Köprüsü, * Kıran Köprüsü (Değirmenbaşı Köprüsü), * Han Yeri (Burma Pınar), * Yassıkaya Örenyeri İlçenin tarihi yerlerindendir.

Adıyaman Ulaşımı

Karayolu : Akdeniz Bölgesini Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine bağlayan ana yol Adıyaman Gölbaşı ilçesinden geçmektedir. Gölbaşı İlçesi Adıyaman Merkeze 60 km mesafede olan bir ilçedir. Ayrıca Adıyaman’dan her gün Adana, Mersin, Antalya, Ankara, İstanbul, Eskişehir, Bursa, İzmir, Afyon, Uşak, Konya, Diayarbakır, Malatya, Sivas, Tokat, Amasya, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Kahramanmaraş, Kayseri ve Şanlıurfa illerine tarifeli otobüs seferleri düzenlenmektedir.

Havayolu : Adıyaman Hava Limanı Adıyaman ve Kahta ilçesi’nin ortasında yer almaktadır. Adıyaman İl Merkezine yaklaşık 15 Km. mesafede yer almaktadır. Bu hava limanından İstanbul ve Ankara’ya günlük uçuşlar gerçekleştirilmektedir. Ayrıca Şanlıurfa Gap Hava Limanı ve Gaziantep Hava Limanı diğer iller arasında en yakın hava limanları olarak kullanılabilmektedir.

Demiryolu : Adıyaman merkezine 60 km mesafede bulunan Gölbaşı ilçesinden demiryolu geçmektedir.

Adıyaman Yeryüzü Şekilleri ve Bilgileri

Çakırhöyük(Keysun) Ovası (Besni) : [Ova] ,

Azaplı-İnekli Ovası (Gölbaşı) : [Ova] ,

Borik Dağı : [Dağ] ,

Bozdağ : [Dağ] ,

Gördük Dağı : [Dağ] ,

Adıyaman tarihçesi

16 değişik medeniyete ev sahipliği yapmış olan Adıyaman kuzeyde Malatya, batıda Kahramanmaraş, güneybatıda Gaziantep, güneydoğuda Şanlıurfa ve doğuda Diyarbakır ile komşudur. Ortadoğu ülkelerinin merkezinde yer alan Güneydoğu Torosların güneyinde, Zagros Dağlarının batısında, Basra Körfezinin kuzeyinde, binlerce yıldır Bereketli Hilal olarak bilinen toprakların üst sınırını oluşturur.

Kommagene Uygarlığı’nın insanlığa armağanı ihtişamlı tanrı ve kral heykelleri ile tüm dünyanın ilgi odağı olan Nemrut Dağı, her yıl ağırladığı konukları ile ülke turizmine renk katmaktadır. 1987 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” listesine alınan Nemrut Dağı’nın görkemli mezar tepesi ve çevresi, Anadolu topraklarında sözkonusu listeye dahil edilen 9 eserden biridir. 1988 yılında Milli Park ilan edilen bölge, 2004 yılında Uluslararası Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu FİJET tarafından Turizm Oscar’ı olarak kabul edilen “Altın Elma dülü”ne layık görülmüştür.

Tarihsel zenginliği ve doğal güzelliğiyle Adıyaman, ülke ekonomisine turizmin yanısıra enerji, petrol ve yetiştirdiği tarım ürünleri ile katkıda bulunmaktadır. Yurt genelinde çıkarılan ham petrolün yaklaşık % 25’ı il genelindeki petrol kuyularından elde edilmektedir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri arasında köprü vazifesi üstlenen kent Akdeniz Bölgesi’nin özelliklerini de kısmen taşımaktadır. Bu yönü ile hem doğuya hem de batıya açılan bir kapı konumunda olan Adıyaman, iklimi ve bitki örtüsünün çeşitliliğinde de bu üç bölgenin özelliklerini yansıtmaktadır. Emniyet ve jandarma suç istatistiklerine göre Türkiye’de en az suç işlenme oranıyla ikinci sırada yer almaktadır.

İli boydan boya kuşatan Fırat Nehri, irili ufaklı pek çok akarsu ve derinliklerde kaynayan şifalı suları Adıyaman’ı su bakımından zengin bir şehir yapmaktadır. İl topraklarının Fırat Nehri ile sınır oluşturan büyük bölümü, dünyanın sayılı barajları arasında yer alan Atatürk Barajı’nın suları altındadır. Başkent Samosata’yı suları altında tutan Atatürk Baraj Gölü, kent sosyal yaşamına farklı bir renk katmaktadır. Bir tatil kasabası görünümü sergileyen yöre, çeşitli su sporlarının yanısıra her yıl organize edilen yelken yarışlarına da sahne olmaktadır.

Adıyaman’ın Yüzölçümü 7.614 km2 olan kentin nüfusu 590.933’tür.

2206 metre yükseklikte eşsiz bir gündoğumu… Günün ilk ışıklarıyla bir bir beliren tanrı suretleri…

Tanrıların tanrısı Zeus, Apollo, Herakles, bereket ve şansı temsil eden Tanrıça Kommagene ve yanıbaşında tüm cüretkarlığı ile Kral Antiochos… Tanrıların habercisi kartal ve güç timsali Aslan’ın korumasında binlerce yıldır tüm azametiyle etrafı süzüyorlar.

Kommagene Uygarlığı’nın insanlığa armağanı dev tanrı heykelleri ve muhteşem rölyefler Nemrut’a “Dünyanın Sekizinci Harikası” unvanını getirirken, Adıyaman’ı “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne taşıyor.

Nemrut’un zirvesinde göğün kızıla büründüğü görkemli gün batımında Kral I. Antiochus’un sözleri hala yankılanmaktadır:

“Ata hükümdarlığını devraldığım zaman tahtıma bağlı krallığı, tüm tanrıların ortak yurdu yaptım. Onları, şekli temsillerini kendi soyumun talihli köklerinin geldiği Pers ve Helenlerin eski usullerine göre çeşitli biçimlerde yapmak suretiyle, kurbanlar keserek ve şölenler düzenleyerek, eskiden beri insanlar arasında ortak bir adet olduğu üzere onurlandırdım. Zamanın tarihine dirençli bu tapınaksal mezarın temellerini göksel tahtların yakınında atmaya karar verdiğimde, bu kutsal mekan, sadece ileri yaşıma rağmen hala sıhhat ve selamet içinde olan bedenimi saran kılıfa, tanrının sevdiği ruhum Zeus-Oromasdes’in göksel tahtlarına yolcu olduktan sonra, ebedi bir istirahatgah olsun istemedim; buranın aynı zamanda bütün tanrıların ortak tahtları olmasını da kararlaştırdım…”

Kültür turizminden, sağlık turizmine, spor turizminden av turizmine kadar bir çok alanda zengin kaynaklara sahip olan İl, 1800 yıllık Roma döneminden kalan Cendere Köprüsü, Kommagene döneminde ticaret merkezi olarak kullanılmış olan Perre Antik Kenti, Kommagene Yazlık Yönetim Merkezi olarak kullanılmış olan Arsemia, Kommagene döneminde yapılmış ancak, Roma Bizans Memlükler tarafından da kullanılmış olan Eski Kahta Kalesi, Prenseslerin anıt mezarı olarak kullanılmış olan Karakuş Tümülüsü, gibi bir çok şahesere ev sahipliği yapmaktadır.